🥈 Küçük Elti Büyük Eltiyi Neden Kıskanır

Onu kıskanır mıydınız? Kardeş kıskançlığı da işte böyle bir durumdur ve okul öncesi dönemde karşılaşılan en yaygın sorunlardan biridir. Bir sorun olarak algılanmakla birlikte aslında çocuklarınızın kardeşlerini kıskanması, onların anne babalarını çok sevmelerinden kaynaklanan normal bir duygudur. Tabiki kıskançlık her zaman büyük kardeşin küçük kardeşi kıskanması şeklinde gerçekleşmeyebilir. Tam tersi durumlarla da sıkça karşılaşıyoruz. İlk çocuğun ilk göz ağrısı olma durumu, ebeveynler tarafından daha özel bir yere sahip olduğu düşüncesi küçük kardeşin abla ya da abisini kıskanmasına sebep olabilir. Erkeklerin kendilerinden en az üç yaş küçük bir kadınla aynı şeyleri düşünebileceklerine inanılır. Tabi ki beş parmağın beşi de bir değildir. Peki bunu bir kenara bırakırsak, kadınlar neden büyük erkeklerden hoşlanır? Gözü doymadı ki hala eşime saldırıyor, seni hapislere attıracam diyerek, maddi ve manevi yıkmaya çalışıyor. Ailesi ve kendisi bir yetimin hakkını yerken utanmıyor, aç gözlü, yalancı, dolandırıcı olduğunu her şekilde gösteriyor. Adam olsa adam gibi derdini çözer, savcılıklara gidip yalan beyanlarda bulunmazdı. en dandik akrabalık ilişkisi. kardeş karılarına özel olarak bir isim takan tek millet olduğumuzdan şüphelenmiyor değilim. elti ne kardeşim, bu kadar boktan isim koyarsan kıskanır tabii bunlar birbirlerini. ebebeyn. 15.04.2006 13:58 ~ 13:58. bir dantel örneğinde adı geçen akrabalık ilişkisi: (bkz: elti eltiye küstü ) Kıskançlıköz güven eksikliği ve yetersizlik duygusundan dolayı ortaya çıkmaktadır. Kıskançlık yaşayan birisi zaman ile değersizlik, çaresizlik, öfke, mutsuzluk ve yalnızlık gibi duyguları da yaşar. Bu davranış bozukluğu hayvanlarda da görülmektedir. Örneğin bir evde uzun süre bulunan bir kedi tüm ilgiyi kendi Büyük çocuk niçin kardeşini kıskanıyor, Çocuklar neden kardeşlerini kıskanır? Büyük çocuğun yaşadığı kıskançlığın kökeninde bunalım yatıyor. Bu, "esas çocuk" rolünü kaybetmekle ilgili bir buhran. Onu çatışmaya sürüklememek için kıskançlık duygusunu ifade etmesine izin verin. Özellikle ba-banın Anne ve babaların bir kısmı, özellikle de anneler sinirlerine hakim olamaz ve yaptığı bir hata, işlediği bir kusur ya da istemediğini bir şeyi yapması sonucu dayanamayarak çocuğunu döver. Dövmenin şiddeti bazen çocuğa zarar verecek boyuttadır. Döven anne veya baba bir süre sonra bu hareketinden dolayı pişmanlık duysa da Kardeş kıskançlığı, kendine acıma, üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı, öfke, nefret ve intikam alma düşüncelerinin yanı sıra sevgi, koruma ve yakınlık hissetme isteği gibi karışık duyguların bir bileşiminden oluşmaktadır. Eyvah bir kardeşim olacak! Çocuklarda kardeş kıskançlığı, annenin ikinci Aileve evlilik kurumunda yaşanan problemlerin bir diğeri de aldatmadır. Evlilikte erkek ya da kadının partnerini aldatması büyük sorunlar doğurur. Kadının veya erkeğin, aldatıldığını düşünmesi ilişkide sorunlara neden olur. Çiftler çocuk sahibi iseler bu sorunu ister istemez çocuklarına da yansıtarak gelişiminde Şukıskançlıklarını anlattığım eltim var ya işte o. Biliyorsunuz benim bu kıskanç eltim ile kapı komşusuyuz, çocuklar ya bizde ya onlarda. Çocuklar bize geldiğinde üşenmem meyve suyu sıkarım taze taze içsinler diye. Ömer de bunu anlatınca eltim kıskançlık triplerine girmiş, ben yapıyorum ya o neden yapamıyormuş. HABERLER Yazarlar Güzin Abla Erkek neden kıskanır. büyük bir rahatsızlık duyacağım; bundan doğal ne olabilir ki? ama iki birbirini seven ya da hoşlanan insanın küçük bir el kK5xz0X. Bu konu; Çocuklar Kardeşlerini Neden Kıskanır haberi hakkında bilgiler vermektedir. Sevgili melekler, birden fazla çocuğu olanlar bilirler, umumiyetle ne kadar yok öyle birşey denilse de, büyük çocuk ne kadar da olgun çağda olsa da büyük çocuklar her zaman küçükleri kıskanır. Bu kıskançlığın dozajını ise ebeveynlerin olaya hakimiyet sınırları belirler. Eğer uygun şekilde büyük çocuğa yaklaşılır, küçük dünyaya gelmeden büyüğe bazı şeyler anlatılmaya başlanır ve doğumdan sonra bu noktalara dikkat edilmeye devam edilirse herşey kısa bir süre sonunda yoluna girer. Bu yazımızda sizlere çocukların kardeşlerini neden kıskandıkları konusunda bilgiler veriyoruz... Pediatrist - Pediatrik Nörolog Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin konuyla ilgili önemli tavsiyelerde bulundu. Kardeş kıskançlığı nın altında anneyi paylaşamamanın yattığını belirten Paktuna, "Odak noktası annedir. Anne olmasının nedeni de insan yaşamının ilk 7 yılı bir ayna gibi çocuk anneyi yansıtarak benliğini oluşturur. O nedenle o bene sahip çıkmak ister çocuk. ve bir kardeşle paylaşamaz. Annelere tavsiyem eğer biz kendimizi çocuklara yansıtıyorsak bu aynada çocuk yalnızca kendisini görmeli. Kardeşini görmemeli." Diye konuştu. Konuyla ilgili açıklayıcı örnekler veren Paktuna, "Diyelim ki biri 4 aylık diğeri 5 yaşında. Anne her ikisine de 4aylık, her ikisine de 5 yaşında davranmalı. Diyelim ki biri kız biri erkek her ikisi de aynı cinsmiş gibi davranmalı. Diyelim ki anne minik bebeğe bir biberon hazırladı, diğer büyük çocuğa da yağlı ballı bir ekmek hazırladı. Anne o anda 'Çocuklar ben şimdi yemeğinizi hazırladım ama ikinize de aynı anda vermek istiyorum. Nasıl yapsam acaba, tamam 1-2-3' deyip anda vermeli. Çünkü şöyle izler çocuk 'Ona önce verdi' İsterseniz bunu altın terazide tartın aynı da olsa çocuk kime önce verildiğine bakar. Anne oyunlarla çocukların hayatlarına girebilmeli." dedi. Kardeş kıskançlığının küsmeyle, anneye darbe vermeye kadar, saldırmaya geçebilmesine kadar gidebildiğini belirten Paktuna, çocuğun daha sonra da içine kapanabileceğini ifade etti. Eğer çocukta kaygı alt yapısı varsa kardeş kıskançlığının yaşı da ağırlığı da yükselir diyen Paktuna "7 yaşın üzerindeki çocuk kardeşini kıskanıyorsa orada bir kaygı zemini vardır." dedi. Paktuna, babanın eşine anlayışlı yaklaşması, anneyi yatıştırması gerektiğini belirterek, "Cezayı azarlamak vurmak olarak algılamamalı. Davranışın cezası çocuğu rövanşa götürmemelidir. Anne için çocuklarının yaşları ve cinsleri yoktur her ikisi de çocuktur ve eşittir." Şeklinde konuştu. Büyük çocuğun yaşadığı kıskançlığın kökeninde buna-lım yatıyor. Bu, "esas çocuk" rolünü kaybetmekle ilgili bir buhran. Onu çatışmaya sürüklememek için kıskançlık duygusunu ifade etmesine izin verin. Özellikle ba-banın daha kaliteli ilişki ve paylaşımlarda bulunma-sı çocuğun içine düştüğü bunalımı çok daha rahat atlatmasını ne kadar önlem alırsa alsın, büyük kardeş yeni doğan kardeşini kıskanır. Bu can sıkıcı durum karşısında anne-baba, büyük çocuklarının şahsiyet gelişiminde bir kusur vehmedip telaşa düşerler. Böyle giderse, onun ileride kötü bir insan olacağını bile düşünürler. Çünkü onların nazarında, ortada kıskanılacak bir durum yoktur. Tam aksine, yeni bir oyun arkadaşı kazanmak üzeredir. Fakat, bu onların nazarında böyledir. Bir de çocuk açısından bakabilseler, durumun çok başka bir renkte göründüğünü idrak edebilirlerdi. Büyük çocuğun yaşadığı kıskançlığın kökeninde, aslında, bir bunalım yatar. Bu bunalım, "esas çocuk" rolünü kaybetmekle ilgili bir bunalımdır. Aile ile çocuk arasındaki ilişkinin tabiatında anne-babanın çocuğun ihtiyaç ve isteklerini karşılaması, onunla ilgilenmesi ve ona şartsız sevgi göstermesi vardır. Bu ilişkide çocuğa düşen rol de, ağlayarak veya konuşarak ihtiyaçlarını ifade etmesidir. Kardeşi doğana dek büyük çocuk, böyle bir rolü oynamakta iken, kardeşi doğunca, bu rolü büyük oranda ona kaptırır. Anne-babanın ilgi ve alâkası da küçük çocuğa yönelmiştir. Onun emzirilmesi, altının değiştirilmesi, kucağa alınması, öpülüp okşanması gibi davranışlara tanık oldukça, büyük çocuk esas çocuk rolünü, bir anlamda kısa süre öncesine kadar sahip olduğu kendi pozisyonunu kaybettiğini anlar. Ve bir bunalıma sürüklenir. Bu bunalımın kökeninde, esas çocuk rolünü kaybetmesi, ama bir yetişkin davranışı sergileyecek durumda olmaması yatar. Eğer büyük çocuğun önünde bir ağabeyi ya da ablası olsa, bu bunalımı daha kolay atlatır. Çünkü önünde kendilerine benzeyebileceği bir rol modeli olmuş olur. Fakat, kendisinden büyük bir kardeşi yoksa, böyle bir şansı olmaz ve bir boşluğa düşer. Yukarı yönlü gelişim gösteremediği için gözünü tekrar aşağıya diker ve yeni doğan kardeşinin kaptığı pozisyonu tekrar elde etmeye çalışır. O koltuğa tekrar oturabilmek için yeni doğan kardeşine zarar vermeyi ciddi ciddi düşünür. Bazen bunu eyleme döker, bazen de anne babasının kızacağından korkarak niyetini gizleyebileceği bir ortama sürüklenir. Anne-babanın kıskançlık duygusunu onaylamadığı ve sert tepki gösterdiği aile tipinde, büyük çocuk genellikle bu yola sürüklenir ve kendi içinde bir çatışma yaşar. Çocuk rolünde olmak isteme ile büyük gibi davranma arasında yaşanan bir çatışma. Büyük çocuğumuzu böyle bir çatışma ve bunalıma sürüklememek için her şeyden önce onların kıskançlık duygularını ifade etmelerine izin vermeliyiz. Ardından, anne-babaların yaşlara göre çocuklarının ihtiyaçlarıyla ilgilenmeye devam ettiklerini belirtmeliyiz. Örneğin, ebeveyn küçük kardeşe altını değiştererek, büyüğüne ise derslerinde yardımcı olarak onlarla ilgilenmiş olduklarını ifade edebilirler. Elbette bunu desteklemek için, özellikle babaların büyük kardeşle daha kaliteli ilişki ve paylaşımlarda bulunmaları çok faydalı olacaktır. Böylece, büyük çocuk da "esas çocuk" rolünü kaybetmiş olsa bile, kendisine göre bir çocuk rolüne sahip olduğunu düşünecek ve içine düştüğü bunalımı çok daha rahat atlatacaktır. Zaman Gazetesi Çocuklar kardeşlerini neden kıskanır? Hatta en büyük kavgalarımız hep kardeşimizle yaptığımız kavgalardır. Peki, neden böyle olur? Üstelik çoğumuzun büyüdükten sonra en yakın arkadaşı olacak kişi kardeşiyken bu kıskançlık da neyin nesi? Aslında bu duruma açıklık getirmek hiç de zor değil. Düşünsenize evin ilk çocuğu sizsiniz. Ailenizin göz bebeği.. Bütün ilgi sizin üzerinizde.. Adeta evde saltanat sürüyorsunuz. Yaptığınız en saçma bir hareket bile yargılanmıyor, hatta her yaptığınız davranış büyük ilgi uyandırıyor. Ama sonra aniden adına kardeş dedikleri biri katılıyor ailenize ve saltanatınız elden gidiyor. Bütün aile hatta belki siz bile onun etrafında pervane oluyorsunuz ancak öte yandan da içten içe tahtınızı elinizden aldığı için ona karşı öfke duyuyorsunuz. Empati kurarak baktığınızda aslında ilk çocuğun kardeşini kıskanması ne kadar da doğal değil mi? Zaten olması gereken de budur. Asıl doğal olmayan kıskaçlığın olmamasıdır. Ancak bu kıskançlığın dozu abartılırsa işte o zaman ortaya bir problem çıkar ve bu probleme acilen çözüm üretmek gerekir. Aslında ikinci çocuğun dünyaya gelmesi anne baba açısından da oldukça zordur. Maddi manevi koşullar, o zaman ki hayata bakış açısı, ilk çocukta yapılan hatalar, yaşanılan deneyimler her iki çocuğa karşı olan davranışlara muhakkak yansır. Ebeveynler çoğu zaman farkında olmadan çocuklar arasında kıyaslama yapabilirler. Çocukları birbirleri arasında yarıştırabilirler. Ancak çocuklarını birbirlerini rakip olarak değil ekip olarak görmeleri için çaba gösterilmelidir. Paylaşma ve yardımlaşmayı öğrenebilmeleri için ortak oyuncakları, ortak yaşam alanları ve ortak eşyaları olmalıdır. Tabi bunları yapmadan önce aradaki yaş farkını da gözetmek gerekir. Eğer aralarındaki yaş farkı fazla ise ayrı ayrı odalarda olmaları daha sağlıklı olacaktır. Hep birlikte zaman geçirmeye dikkat edildiği kadar bireysel zaman paylaşımını da dikkat edilmelidir. Böylece çocukların kendilerini önemli hissetmeleri sağlanmış olur. Ancak bunların hiçbiri yapılmazsa ortaya ciddi sorunlar çıkacaktır. “İyi ama bu dediklerinizi biz zaten yapıyoruz, yine de sorun çıkıyor.” Dediğinizi duyar gibiyim. Bazen doğrusunu bildiğimiz şeyleri hatalı davranışlarla ifade ederiz ve bunun farkında bile olmayız. Biz ne kadar farkında olmasak da çocuklar bu yanlış davranışları hisseder. Ailelerin farkında olmadan en sık yaptığı hatalı davranışlar Küçük Çocuğu Korumak Ebeveynler daha zayıf ve fiziksel olarak daha güçsüz olduğu için en küçük çocuğun ezileceğini düşünürler. Farkında olmadan küçük olanın güçlenmesi ve ezilmemesi için iki kardeş arasında çıkan ufak bir sorun karşısında bile onun yerine savunmaya geçerler. Küçük çocuğun hakkını aramaya çalışırlar. Bu tarz bir hatalı davranış her iki çocuk için de zararlıdır. Ebeveynlerin böylesi bir yaklaşımı karşısında büyük kardeş anlaşılmadığını düşünerek ailesi ile arasına duygusal mesafe koyabilir. Kendini yalnız hissedip sürekli savunmada kalma ihtiyacı hissedebilir. Küçük kardeş ise çaresizlik duygusu pekişir ve kendini savunma becerisi gelişme gösteremez. Büyük Çocuğa Fazla Sorumluluk Yüklemek Her ne kadar kardeşinin sorumluluğunu almak ona kendini bir yetişkin gibi hissettirse de büyük çocuğa sürekli kardeşiyle ilgili sorumluluk vermek, kardeşini korumak zorunda bırakmak zamanla ağır sorumluluk duygusunun yerini öfke alabilir. Aslında kendisi de halen ilgi ve bakım bekleyen bir çocuk nihayetinde. Ancak kardeşini korumaya harcadığı zamanın kendi eğlence ve oyun zamanından çaldığını düşünebilir. Bu da öfke duygusunu daha yoğun hissetmesine sebep olur. Böyle durumlarda kardeşine zarar verecek davranışlarda da bulunabilir. Çocuğu Terk Edilmekle Tehdit Etmek Bazen anne babalar çocuklarını cezalandırmak için onlara terk etmekle ilgili tehditler savurabilirler. “Yeter bıktım artık, alır başımı gideceğim uzaklara. Ölsem de kurtulsam.” Gibi çok sık kullanılan bu tarz ifadeler çocuklarda terk edilme kaygısı uyandırır. Böyle bir kaygıyla büyüyen çocuklar yetişkin bir birey olduklarında aynı kaygıyı sevdikleri insanlara yansıtabilirler. Anne ya da babasını kaybetme korkusuyla büyüyen çocuk ilerde arkadaşını ya da eşini kaybetmemek için kendinden aşırı ödün verebilir. Haklı – Haksız Ayrımı Yapmak Her kardeşin aralarında anlaşamadıkları sorunlar olabilir. Böyle durumlarda aileler araya girerek çocukların arasında haklı haksız ayrımı yaparak çözüm bulmaya çalışırlar. Haklı olduğuna karar verilen çocuk ailesinden destek gördüğünü düşünür ve kardeşiyle ilgili yaşadığı sorunları kendi aralarında çözmek yerine ebeveynlerinden yardım ister. Bu şekilde bir davranış onu problem karşısında pasif bir hale getirir. Haksız olarak görülen kardeş ise gerçekten haksız olsa bile ailesi tarafından anlaşılmadığını düşünerek onlardan uzaklaşabilir. Kardeşler arasında yaşanan sorunlar karşısında daha etkili ve kalıcı çözüm üretmenin yolu çocukların ihtiyaçlarını anlayabilmekten ve onlara yol gösterebilmekten geçer. Çocuğun yerine karar vermek, onun ihtiyaçları söz konusu olduğunda fikrini almamak kolaya kaçmasına sebep olur. Bu şekilde büyütülmüş çocuklar bir sorun karşısında kendi başlarına çözüm üretmek yerine çoğu zaman başkalarından yardım isteme ve yardım bekleme davranışları içerisinde bulunurlar. Psikolojik Danışman Gülbahar Bozkurt Ayvalı Mah. 209. Cd. No1/3 Etlik ANKARA 0 552 508 8298 Büyük kardeş, küçüğünü neden kıskanır? Büyük çocuğun yaşadığı kıskançlığın kökeninde buna-lım yatıyor. Bu, "esas çocuk" rolünü kaybetmekle ilgili bir buhran. Onu çatışmaya sürüklememek için kıskançlık duygusunu ifade etmesine izin verin. Özellikle ba-banın daha kaliteli ilişki ve paylaşımlarda bulunma-sı çocuğun içine düştüğü bunalımı çok daha rahat atlatmasını sağlayacaktır. Ebeveyn ne kadar önlem alırsa alsın, büyük kardeş yeni doğan kardeşini kıskanır. Bu can sıkıcı durum karşısında anne-baba, büyük çocuklarının şahsiyet gelişiminde bir kusur vehmedip telaşa düşerler. Böyle giderse, onun ileride kötü bir insan olacağını bile düşünürler. Çünkü onların nazarında, ortada kıskanılacak bir durum yoktur. Tam aksine, yeni bir oyun arkadaşı kazanmak üzeredir. Fakat, bu onların nazarında böyledir. Bir de çocuk açısından bakabilseler, durumun çok başka bir renkte göründüğünü idrak edebilirlerdi. Büyük çocuğun yaşadığı kıskançlığın kökeninde, aslında, bir bunalım yatar. Bu bunalım, "esas çocuk" rolünü kaybetmekle ilgili bir bunalımdır. Aile ile çocuk arasındaki ilişkinin tabiatında anne-babanın çocuğun ihtiyaç ve isteklerini karşılaması, onunla ilgilenmesi ve ona şartsız sevgi göstermesi vardır. Bu ilişkide çocuğa düşen rol de, ağlayarak veya konuşarak ihtiyaçlarını ifade etmesidir. Kardeşi doğana dek büyük çocuk, böyle bir rolü oynamakta iken, kardeşi doğunca, bu rolü büyük oranda ona kaptırır. Anne-babanın ilgi ve alâkası da küçük çocuğa yönelmiştir. Onun emzirilmesi, altının değiştirilmesi, kucağa alınması, öpülüp okşanması gibi davranışlara tanık oldukça, büyük çocuk esas çocuk rolünü, bir anlamda kısa süre öncesine kadar sahip olduğu kendi pozisyonunu kaybettiğini anlar. Ve bir bunalıma sürüklenir. Bu bunalımın kökeninde, esas çocuk rolünü kaybetmesi, ama bir yetişkin davranışı sergileyecek durumda olmaması yatar. Eğer büyük çocuğun önünde bir ağabeyi ya da ablası olsa, bu bunalımı daha kolay atlatır. Çünkü önünde kendilerine benzeyebileceği bir rol modeli olmuş olur. Fakat, kendisinden büyük bir kardeşi yoksa, böyle bir şansı olmaz ve bir boşluğa düşer. Yukarı yönlü gelişim gösteremediği için gözünü tekrar aşağıya diker ve yeni doğan kardeşinin kaptığı pozisyonu tekrar elde etmeye çalışır. O koltuğa tekrar oturabilmek için yeni doğan kardeşine zarar vermeyi ciddi ciddi düşünür. Bazen bunu eyleme döker, bazen de anne babasının kızacağından korkarak niyetini gizleyebileceği bir ortama sürüklenir. Anne-babanın kıskançlık duygusunu onaylamadığı ve sert tepki gösterdiği aile tipinde, büyük çocuk genellikle bu yola sürüklenir ve kendi içinde bir çatışma yaşar. Çocuk rolünde olmak isteme ile büyük gibi davranma arasında yaşanan bir çatışma. Büyük çocuğumuzu böyle bir çatışma ve bunalıma sürüklememek için her şeyden önce onların kıskançlık duygularını ifade etmelerine izin vermeliyiz. Ardından, anne-babaların yaşlara göre çocuklarının ihtiyaçlarıyla ilgilenmeye devam ettiklerini belirtmeliyiz. Örneğin, ebeveyn küçük kardeşe altını değiştererek, büyüğüne ise derslerinde yardımcı olarak onlarla ilgilenmiş olduklarını ifade edebilirler. Elbette bunu desteklemek için, özellikle babaların büyük kardeşle daha kaliteli ilişki ve paylaşımlarda bulunmaları çok faydalı olacaktır. Böylece, büyük çocuk da "esas çocuk" rolünü kaybetmiş olsa bile, kendisine göre bir çocuk rolüne sahip olduğunu düşünecek ve içine düştüğü bunalımı çok daha rahat atlatacaktır. Ömer Baldık, Eğitimci-Yazar Haberler > Akrabalığın En Çetrefilli Çeşidi Olan Eltilik Müessesesi ile İlgili Beyin Açan 13 Bilgi - 1900 Akrabalık ilişkileri, resmen üniversitede eğitimi verilmesi gereken bir bölüm adeta. Her şey o kadar çetrefilli ki, insan bazen sudan çıkmış balık gibi ne yapacağını bilemiyor. Şüphesiz ki bu akrabalık çeşitlerinden en zorlusu da eltilik müessesesi. Biz de bu kutsal oluşumu biraz inceledik ve sizler için bütün detaylarını ortaya serdik. Buyrun sevgili eltiler... 1. Eltilik, doğuştan kazanılan bir sıfat değil; mücadele ile elde edilen bir rütbedir. Bir kişinin elti olabilmesi için oldukça meşakatli yollardan geçmesi gerekir. 2. İnsan halasının oğlunu ya da ebe annesini her gün göremez ama eltiler birbirleriyle en sık görüşen akraba grubudur. Onları ayırsanız bile yine bir araya gelirler; sorsan hiç istemezler ama. 3. Amerika finans piyasasını ya da Merkez Bankasındaki dalgalanmaları bilmezler ama birbirlerinin mal varlıklarını en ince ayrıntısına kadar bilirler. Fakat diğerinin bu durumdan hiç haberi olmaz! 4. Bir eltinin diğerine ziynet eşyası ya da ganimet şov yapması için herhangi bir gündelik işle uğraşması yeterlidir. Çay koyarken, kısır yaparken iki kere şıngırdatmak, karşıdaki eltinin ilgisini çekmek için harika bir yöntemdir! 5. Eltilik ilişkisini, dış ülkelerdeki maslahatgüzar ya da büyükelçi gibi oldukça bürokrasi gerektiren bir ilişki çeşidi gibi düşünebiliriz. Hassas dengeler sağlanmazsa her an krizler yaşanabilir. 6. Bir eltinin yetki aldığı en büyük merci kayınvalidesidir. Kayınvalidenin gözünde bulunulan konumu güçlendirmek için belirli zamanlarda, eltiler arası triatlon ve olimpiyat yarışları düzenlenir. 7. Bir kaynananın gelinine verdiği değer, emekli maaşını paylaşma oranıyla sabittir. Dolayısıyla bu bilgi, eltiler arasında zor zamanlarda kullanılacak en önemli silahtır diyebiliriz. 8. Bir elti, zamanın getirdiği bütün trendleri takip etmek zorundadır. Örneğin, eltisine sunumsuz yakalan diğer elti için artık Ay'ın karanlık yüzü görünmeye başlar. Bir çeşit bela adeta! 9. Eltiler arası mücadelenin en önemli temsilcileri şüphesiz hiçbir şeyden haberi olmayan bebe beliktir. Bu amansız yarışta, en az anneleri kadar ter dökerler. Bilhassa okuldaki başarı ve şiir ezberleme konusu puanları belirler. 10. Gerginliğin daima sabit kaldığı eltiler arası ilişki ve enformasyon bölümünün namı, çeşitli sanat eserlerine adını verecek kadar yürümüştür. Örneğin "Elti Eltiye Küstü" modeli, dantelli eşyaların vazgeçilmezleri arasındadır. 11. Sülale hiyerarşisi içerisinde birbirlerine rakip olarak konumlandırılmış olsalar da, dış mihraklara karşı birlik ve beraberliği asla bırakmazlar. Örneğin Şükran Hanım'ın yeni gelini karşısında, yıkılmayacak bir etten duvar oluşturabilirler. 12. Eltiler arasında büyük gelin olmak oldukça önemli bir otoritedir ama en sağlam fitneyi de her zaman küçük gelinler geliştirir. Küçük eltiler AR-GE departmanı gibi titizlikle çalışır. 13. Herkes elti olamaz. Yani bu eşinin erkek kardeşi olmadığı için değildir. Eltilik bir yetenek, eltilik bir sanat, eltilik bir bilim dalıdır. Bu önemli statütün hakkını verebilmek Güven, Özveri, Tecrübe ister... Bütün eltilerimizi kucaklıyoruz. Canım eltimler...

küçük elti büyük eltiyi neden kıskanır