🎱 Karadeniz Türküleri Ve Yaşanmış Hikayeleri

Türkülerimizin Hikayeleri www.forumhatti.com ;t18;t18;t18 Kesik Çayır Biçilir Mi? "İnce çayır biçilir mi Sular ayaz içilir mi Bana yardan vaz geç derler Yâr tat'lolur geçilir mi" Meram bağları Meram çayırları tanıktır böylesi yiğit her anaya kısmet olmaz. İnadına mertti inadına yiğit inadına Kategori Yaşanmış Kandıra hikayeleri Okumaya devam et 26 Oca/22 0 Kandıra’nın İlk Gazetesi ve Erol KÖSE / Öğretim Görevlisi – Araştırmacı Adem ARI EserHakkında. Yaşar Kemal’in 1955 yılında yazdığı ilk romanıdır. Yazar daha sonra kitabın devamı niteliğinde üç roman daha yazdı. Roman, ilk olarak Cumhuriyet gazetesinde bölümler halinde yayınlandı. Yazar, bu romanıyla “Varlık Roman Armağanı”nı kazandı. İnce Memed, otuz iki yıllık bir zaman dilimi içinde Açıkbüfe akşam yemeği ve konaklama otelimizde ücrete dâhil. Tüm İçecekler (otellerde ve araçta çay, kahve, su ikramı ve yemeklerdeki meşrubat,çay,kahve,su) ücrete dahil. 4.GÜN. Tam Gün Batum Turu, Yüzme Molası. Sabah kahvaltımızın ardından Pasaporta İhtiyaç Olmadan Sadece Kimliğimizle Sarp Sınır Kapısı`ndan Batum Seni sayıklıyorum. Ellerini tutabilsem yeniden. Yüzüme dokunsa saç tellerin. Ama ne gezer!. Kuytulardan kaybolmayı severim demiştin. Aniden yok oluyorsun düşlerimden. Ellerim boşta kalıyor. Hem anamın hıçkırığı niye. Uzattığım ellerimi tutsa ya! Ateşler içindeyim. Bildiğim türküleri mırıldanıyorum; yokluğunuzda. Karadenizli yazar Hilmi Köksal Alişanoğlu’nun sekizinci kitabı Karakoncolos okurların huzuruna çıktı. Karadeniz’in binlerce yıllık efsanevi korku karakteri Karakoncolos roman konusu oldu. Karadenizli yazar Hilmi Köksal Alişanoğlu’nun sekizinci kitabı Karakoncolos; ormanda bir yabaniye rastlayıp korkudan konuşma yetisini Sevgili hemşehrilerim. Ben yerel kültürümüze çok bağlı, severek ve özümseyerek algılayan biriyim. Hepinize soruyorum. Hiç bizim yörenin türküleri kadar insanın yüreğini sızlatan, hikayesiyle, dokunaklı ezgileriyle, yaşanmış gerçekliğiyle, CerrahpaşaTürküsünün Hikayesi Cerrahpaşa Türküsü çok eskilere dayanan türkülerdendir. 1986 yılında Ukrayna’da yaşanan Çernobil faciası sonucunda milyonlarca insan hastalanmıştır. Yaşamlarını kaybedenler olmuştur. Çevre ülkelere yayılan radyasyondan dolayı Karadeniz Bölgesine kadar ulaşmıştır. 1 Karadeniz Bölgemizi meydana getiren illerimizde;Düzce, Bolu, Zonguldak, Karabük,Bartın, Kastamonu, Çorum,Sinop, Samsun, Amasya, Tokat,Ordu, Giresun, ,Trabzon,Gümüşhane, Bayburt, Rize ve Artvin illerimizde-ki toplam onsekiz ilimiz-,sadece Bartın,Kastamonu,Çorum ve Bayburt’ta sahabe-i kiram efendilerimize “nisbet edilen” veya Yozgat Sürmelilerinin ortaya çıkışı 19. yy. sonlarında İkinci Cihan Harbinin sona erdiği dönemdir. Hepsi 96 beyittir. Sürmeli güzel gözlü sevgiliye bir hitaptır. Eskiden genç kızlar dışarıya çıkarken gözlerine sürme çekerlerdi ve gözleri daha alımlı olurdu. Bol feracelerinin içinde sadece gözleri görünürdü cwi0. Karadeniz türküleri haberleri ilk sayfaArama Sonuçları KÜLTÜR-SANAT2698 Gün 1 Saat 30 dk. önce yayınlandı 1 Hamdi Tanses halk türkülerini gür sesiyle hem söyleyen hem derleyen hem de hikâyeleriyle birlikte kitaplaştıran Çepnili araştırmacı, yazar bir halk ozanıdır. Bugüne kadar halk türküleri üzerine 16 kitap yayınladı. Türkü kasetleri yüzbinlerce satıldı. Yüzlerce yerde sahneye çıktı. Söylediği türkülerle insanların gönüllerine girdi. Hamdi Tanses Kırklareli’nde sanede, 1980 Çepniler kimlerdir? Çepniler Oğuzların Üç Oklar Boyunun Gök Han koluna bağlı Türklerdir. Selçuklularla birlikte Anadolu’ya gelmişler ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yerleşmişlerdir. Çepnilerin bir kısmı Karadeniz bölgesine iskân edilmişlerdir. 1515 yılındaki Tahrir defterine göre günümüzdeki Giresun ve civarındaki iller “Vilayet-i Çepni” isimli bir idari bölgeyi gösterir. Hamdi Tanses’in ataları Ünye bölgesine yerleşmişlerdir. Çepni, atılgan, cesur, mert ve savaşçı anlamına gelmektedir. Hamdi Tanses 1946 yılında Ordu ili Ünye ilçesine bağlı eski adı “Kenehor” Türkçesi kendir demektir, yeni adı “Veli Bayraktar” olan bir Çepni köyünde doğdu. O zamanlarda köyde ilkokul yoktu. Okuma yazmayı babasından, çevresindeki okur yazar yaşlılardan öğrendi. İlkokulu dışardan bitirdi. Okuma yazmadan önce destancılardan ağıt yakmasını, türkü çekmesini öğrendi. Köyünde ve evresinde herkes ona “âşık” diye sesleniyordu. Hamdi Tanses Ünye’de, 1960 Uzun kış gecelerinde köyde evlerde bir araya gelen köylüler Âşık Kerem, Âşık Garip, Köroğlu, Karacaoğlan ve Pir Sultan Abdal’dan öyküler anlatırlar ve türkülerini ve deyişlerini söylerlerdi. Hamdi Tanses bu toplantılara katılır destanları, halk hikâyelerini, meselleri, masalları, manileri dinler ve öğrenirdi. Çocukluğunda öğrendiği destanlar, halk hikâyeleri, aşk hikâyeleri onun ozan kişiliğinin temeli oldu. Hamdi Tanses’in mayası da, çekirdeği de halk türküleriyle, halk edebiyatıyla yoğrulmuştu. Yetenekliydi, meraklıydı, çalışkandı, yurtseverdi. İlk müzik derslerini Ahmet Yamacı ve Kanuni İsmail Hakkı Bey’den aldı. 1968-1973 yıllarında İstanbul Belediyesi Konservatuvarı’nda icra heyetine katıldı. 1968-1974 yıllarında İstanbul Devlet Mühendislik Okulu’nda okudu ve mezun oldu. 1969-1975 yıllarında sahneye çıktı, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde konserler verdi. Anadolu’nun çeşitli yörelerinde halk türküleri derledi. TRT ve İstanbul Belediye Konservatuvarı Arşivi’ne çok sayıda türkü kazandırdı. Ünlü saz yapım ustası Ragıp Akdeniz’in atölyesinde Arif Sağ, Muhlis Akarsu, Yavuz Top, Ahmet Yakışan ile birlikte çalıştı. 12 Eylül 1980 öncesi söylediği türküler nedeniyle göz altına alındı. İşkence gördü. Susturmak istediler. Susmadı. Türkiye’yi gözleri arkada kalarak terk etmek zorunda kaldı. 20 Ağustos 1980 Almanya’ya geldi. Almanya’da müzik öğretmenliği ve yazarlığa başladı. Kitaplarını Almanya’da yazdı ve yayınladı. Hamdi Tanses Almanya ve yurtdışındaki Türkçe dersleri için yardımcı müzik kitapları yazdı. Yurtdışındaki öğrencilere halk türkülerini sevdirdi. Almanya’da ve Avrupa’da yetişen genç kuşakların kültürel kimliklerinde barış, kardeşlik, sevgi, dostluk ve Anadolu kültürü konusunda izler bıraktı. Hamdi Tanses ile sanatı, çalışmaları ve hayatı hakkında uzun bir söyleşi yaptım. Bu söyleşinin kısa biçimini facebook sayfamda, tam biçimini web sayfada yayınlıyorum. Teşekkürler az gelir sana Sevgili Hamdi Tanses, ama gene de çok teşekkür ediyorum. Ömrün türküler gibi unutulmaz olsun! Bochum, Kemal Yalçın HAMDİ TANSES İLE SÖYLEŞİ Kemal Yalçın Sizdeki Müzik Merakı ve Serüveni Nasıl Başladı? Hamdi Tanses Çocukluk yıllarımda köyümüzde büyük koyun sürülerini otlatan çobanlardan çok etkilendim. Dağların yamaçlarından ve doruklarından süzülüp gelen kaval sesleri beni büyüleyip doğaya aşık etti. Çobanların söylediği türküler ve çaldığı büyülü kaval sesleriyle türkü söylemeye ilk adımımı attım. Çeşitli olaylar karşısında türküler yakıp söyleyen destancılardan ağıtlar öğrendim ve bu destancılara sesimle ben de katıldım. Çevre köylerden de adımın yavaş yavaş duyulmaya başlaması beni çok mutlu ediyordu. Köyde herkes bana “âşık” diye sesleniyordu. Köy düğünlerine, kına gecelerine ve imecelere davet ediliyordum. Köy halkının geçim kaynağı çiftçilik ve hayvancılıktı. Çocukluk yıllarımda tarlalarda mısır, fasulye ekilirdi. En önemli geçim kaynağı ise fındık üretimiydi. Tarlaların ekilip sürülmesi, yetiştirilip biçilmesi ve fındıkların toplanıp çuvallanması hep imece keşik usulüyle hep birlikte yapılırdı. Bir ağızdan türküler söylenir, masallar ve fıkralar anlatılırdı. Uzun kış gecelerinde evlerde bir araya gelen köylüler Âşık Kerem, Âşık Garip, Köroğlu, Karacaoğlan ve Pir Sultan Abdal’dan öyküler anlatırlar ve türkülerini ve deyişlerini söylerlerdi. Köyümüzde düğünler yedi gün yedi gece devam ederdi. Davullar zurnalar ve mahalli sanatçılar düğünlerin vazgeçilmezleriydi. Benim çocukluk yıllarımda köyümüzde okul yoktu. Okuma yazmayı köyde, okuma yazma bilen babamdan ve başkalarından öğrendim. On yaşına geldiğimde köye ilkokul açıldı. Dışarıdan ilkokulu bitirdim. Köyden Ünye’ye taşınıp ortaokula başladım. Sene sonunda okulda yapılacak bir gecede türküler, şarkılar söylemek için sesi güzel öğrenciler seçiliyordu, bir arkadaşım beni de tavsiye etti. Sesimi çok beğenen bir öğretmenim, beni müdürün odasına götürdü. Müdür çok beğendi. Gece için arkadaşlarımdan ödünç ceket ve pantolon aldım. Geceye çıkacağım gün müzik öğretmenim yanıma geldi. “Sen bu geceye çıkmıyorsun, çıkamazsın, kıyafetin müsait değil!” dedi. Dünya başıma yıkılmıştı, öğretmene dönüp “Bir gün gelecek öyle bir sanatçı olacağım ki, siz benim karşımda müzikten söz edemeyeceksiniz!” dedim. Yıllar sonra karşılaştığımızda, dili tutulmuştu. Ortaokulun son sınıfında idim. Ünye’de Konak Sineması’nda ünlü sanatçıların katıldığı bir geceye katıldım. Geceye bazı sanatçılar saatinde yetişemeyince, sahnenin boş kalmaması için beni çıkardılar. “İki dağın arası var” adlı uzun havayla başladım. Yer yerinden oynuyordu, birkaç türküden sonra alkışlar içinde sahneden indim. Halkın ilgisi beni büyülemişti. O geceden sonra tanınmaya başladım. En önemli unutamadığım anılardan birisi ise ortaokul yıllarımda, bir kahvenin önünde toplanan insanların ortasında birinin bağlama çalıp türküler söylediğini görür görmez usulca yanına yaklaştım, söylemekte olduğu “Seherde ağlayan bülbül” türküsüne eşlik etmeye başladım. O güzel yürekli insan gözlerimden beni öptü ve “Senden iyi bir ozan olacak,” dedi. O büyük ozan Âşık Veysel idi. Sevincim yere göğe sığmıyordu. Yıllar sonra bir gazetenin hazırladığı İstanbul Açıkhava Tiyatrosu sahnesinde ayni gecede beraber olduk. Elini öper öpmez beni sesimden tanıdı. “Sen Ünye’de beraber türkü söylediğimiz gençsin,” dedi. O zaman halkın ozanı olmanın bir ayrıcalık olduğunu anladım. Siz Kendinizi Çepnili Müzik Sanatçısı Olarak Tarif Ediyorsunuz, Çepni Ne Demektir? Çepnili Olmak Ne Demektir? Çepniler Oğuzkağan Destanına göre, Oğuzların 24’üncü kolundan Üçok boylarındandır. Türkistan ve Horasan’da öbür boylarla birlikte yaşarlarken, Selçuklulara katılırlar ve Anadolu’ya gelirler. Anadolu’nun Türkleşmesinde büyük rol oynarlar. Çepni Türkmenlerinin ağırlıkta olduğu Danişmendiler, Anadolu’nun kuzey bölgesini alıp ilk kez Sivas’ı kendilerine başkent ederler, sonra Niksar’a taşınırlar. Danişmendiler yıkıldıktan sonra Çepniler Ordu Mesudiye’nin Kaleköy merkez olmak üzere Hacıemiroğulları Beyliğini kurarlar. Beylik merkezi daha sonra Ordu ilinin 4 km kuzeyinde bulunan Eskipazar’a Nefs’i Alevi bi ism’i Ordu taşınır. Tam 39 köyü Alevi inancı içinde yaşamaktadır. Bu bölgede bulunan kayalarda Çepni damgaları ve isimleri büyük önem taşımaktadır. Hacı Bektaş Veli bu bölgedeki Çepnilere büyük yardımlarda bulunur. Onları dini konularda aydınlatır. Sağ kolu olan Güvenç Abdal’ı Kürtün’de bulunan Sume Kalesi’nin batısındaki Taşlıca Köyü’ne gönderir. Ordu’nun Gürgentepe ilçesindeki Aleviler hâlâ Güvenç Abdal Ocağına bağlı olarak yaşamaktadırlar. Çepniler Hacı Bektaş Veli müritlerinden olup Anadolu’nun çeşitli yörelerine dağılırlar. Başta Karadeniz olmak üzere, Anadolu’daki yerleşim alanları oldukça geniştir. Batı Anadolu’da Balıkesir, İzmir, İzmit yöreleri, İç ve Güney Anadolu’da Gaziantep olmak üzere çeşitli köy ve kasabalarda, Karadeniz Bölgesinin Sinop’tan Rize’ye kadar olan yerleri yerleşim alanlarıdır. Bugün hâlâ yaygın olarak Ordu, Ünye, Fatsa, Gürgentepe, Gölköy, Giresun, Görele, Eynesil, Tirebolu, Dereli, Akçabat, Şalpazarı’nda yaşayan Çepniler gelenek, görenek ve kültürlerini sürdürmektedirler. Çepnilerin çoğu Sünnileşmiştir. Alevi Çepnileri daha çok Ordu, Giresun, Balıkesir, Manisa, İzmir, Çanakkale Burdur ve Gaziantep illerinde yerleşiktirler. Çepniler 1240 yılında Baba İshak Türkmenlerinin ayaklanması isyanlarına da katılırlar. Çepnilerden kalabalık bir topluluğun 1279 yılında yaşadığı Sinop’u almaya gelen Trabzon Rum İmparatorunu deniz savaşında yenerler. Samsun üzerinden 1297 yılında da Ünye’yi fethederler ve Trabzon’a kadar akınlar düzenlerler, bu bölgeyi kendi hakimiyeti altına alırlar. Çepnilerin Kültürel Özellikleri Nelerdir? Çepni Türkmenlerinin en büyük geçim kaynağı hayvancılıktır. Daha ziyade sıra dağların yüksek kayaların yamaçlarında yaşarlar. Kış aylarında farklı köylerin mecralarında yaşayıp, ilkbaharda yaylalara göçerler. Benim gençlik yıllarımda yayla yolculuğu yaya olarak uzun ve yorucu ve tehlikeliydi. Buna rağmen, göçün yola koyulduğu gün kutlu bir bayram günü havası estirilirdi. Aileler birbirlerine ya da rastladığı diğer kafilelere “Uğurlar olsun!” dileklerinde bulunurlardı. Davullar, zurnalar eşliğinde yolculuk başlamış olurdu. Çetin ve gergin geçen kış aylarından sonra göç Çepniler için, özellikli besinleri süt ürünlerinin bol olduğu, dostlukların pekiştiği yerdir, yaylalara çıkmak. Yaylaya çıkarken hayvanlar çeşitli nesnelerle süslenir, boyunlarına nazar değmesin diye mavi boncuklar takılırdı. Tüm hayvanların boynunda çanlar sallanırdı. Çanların sesleri kilometrelerce uzaklardan işitilirdi. Günlerce süren yolculuktan sonra yaylada sonbahara kadar konaklanırdı. Koyunlar otlatılır, sütlerinden çökelek, peynir yapılır kış boyunca gerekli yiyeceği hazırlanırdı. Ayrıca kadınlar yufka açar, koyunların yününden örgüler örerdi. Koyun sürülerini otlatan çobanların kaval sesleri yürekleri titretir, büyülerdi. Türkülerin Öykülerini Araştırmaya ve Yazmaya Ne Zaman ve Nasıl Başladınız? 1967 yılında ünlü müzik aletleri yapımcısı Ragıp Akdeniz Usta ile tanıştım. Her gün onun atölyesinde idim ve çok yardımlarını gördüm. Ragıp Usta ve eşi Sevim Hanım benim yolumu aydınlattılar. Bana yıllarca destek oldular. Ragıp Usta’nın atölyesi Kasımpaşa’da idi. O çok ünlenmişti. Dükkânına devamlı Arif Sağ, Orhan Gencebay, Bayram Aracı, Ali Ekber Çiçek, Ahmet Yakışan, TRT saz ve ses sanatçıları ve daha niceleri gelirlerdi. Bu sanatçılardan çok fayda sağladım. Ragıp Usta hemşerimdi. Yörenin türkülerini kabak kemaneyi ve bağlamayı çok iyi icra ediyordu ve türkülerin öykülerini de anlatıyordu. Ordu, Giresun, Tokat ve Samsun yöresinin birçok türküsünün öyküsünü ve yorumunu ondan öğrendim. Bir gün hemşerim olan çok ünlü Oyma Bağlama Ustası Ali Osman Tiryaki’nin atölyesine konuk oldum. Büyük Usta Ruhi Su, bağlamasını ona yaptırırdı. Başka hiçbir kimsenin bağlamasını eline almazdı. Ruhi Su ile tanışmam beni bilinçlendirdi. Ali Osman Tiryaki’nin beni TRT’den Tuncer İnan ile tanıştırdı. Tuncer İnan beni İstanbul Belediye Konservatuarı’na götürdü. Onun sayesinde Konservatuvarın icra heyetine katıldım ve Adnan Ataman’ın öğrencisi oldum. Yıllarca Tuncer İnan, Hamdi Özbay, Zeki Atsız, Şahin Gültekin, Seha Okuş ve birçok değerli sanatçıyla birlikte türküleri icra ettim. Bana büyük emekleri dokunan Tuncer İnan beni türküler ve öykülerini derlemeye yönlendirdi. Onun sayesinde TRT ve Konservatuar arşivlerine yörelerimden derlediğim çok değerli türküler ve öykülerini kazandırdım. İlk Öykülerle Halk Türküleri adlı kitabım 1997 yılında Almanya’da ÖNEL Verlag / ÖNEL Yayınevi’nde yayımlandı Türkiye ve Almanya’da çok büyük ilgi gördü. İkinci Öykülerle Halk Türküleri kitabım 2005 yılında İstanbul’da Say Yayınları’ndan çıktı. Bugüne Kadar Kaç Kitap Yazdınız? BİZE KATIL BİZE, Ortadoğu Verlag TÜRKÜLERİ, ” ” HALK TÜRKÜLERİ, Önel Verlag ATATÜRK’Ü SÖYLER, ” ” BİNBİR ÇİÇEK, ” ” EGE VE AKDENİZ TÜRKÜLERİ……………….Say Yayınları TÜRKÜLERİ…………………………………………………. ” ” DİLİ DEYİŞLER,NEFESLER VE SEMAHLAR ” ” GÜFTE VE BESTELERİYLE HALK TÜRKÜLERİ………………… ” ” SAVAŞI TÜRKÜLERİ………………………………………. ” ” KUŞAĞA HALK TÜRKÜLERİ…………………………. ” ” TÜRKÜLERİ, 1. KİTAP…………………………………………….. ” ” ” ” 2. ” ………………………………………………. ” ” ” ” 3. ”……………………………………………….. ” ” ” ” 4. ” ………………………………………………. ” ” ” ” 5. ”……………………………………………….. ” ” Yayına hazır üç kitap ile tam 19 adet. Bu kitapları ortaya çıkarmamda sevgili eşim Hacer Tanses’in çok büyük katkıları oldu. Ona türküler dolusu sevgiler sunuyorum Hamdi Tanses yazar Fakir baykurt ile birlikte, Mainz, 1996 Fakir Baykurt ile Ne Zaman ve Nasıl Tanıştınız? Fakir Baykurt’un Sizin Sanatçı Olmanızdaki Etkisi Ne Oldu? Fakir Baykurt’un çok yakın dostu olan Ortadoğu Verlag / Ortadoğu Yayınevi’nin sahibi öğretmen Hüseyin Çölgeçen’in yeri benim için çok önem taşımaktadır. Almanya’ya ilk geldiğim yılda tanıdım onu. Biraz bağlama çalar ve Ege türkülerinde zeybekleri çok severdi. Her hafta devamlı evime gelir benden türküler dinlerdi. Benden çok değerli bir bağlamamı istedi. Dut ağacından oyma bağlamamı ona hediye etmiştim. Bir gün bana “Duisburg’ta bir edebiyat gecesi var, gelir misin?” dedi. Gecede Fakir Baykurt, Tahsin Saraç, Orhan Asena ve daha niceleri oradaydı. Salon tıka basa doluydu, 300 kişiden fazla insan vardı. Programın bitişinde salondan hiç kimse ayrılmadı. Sohbetler yapılıyor, anılar anlatılıyor ve sorular soruluyordu. En önemlisi şarkılar, türküler ve gazeller söyleniyordu. Beni ise pek tanıyan yoktu. Topluluğun içinden genç bir işçi ayağa kalkarak söz istedi. “Aramızda çok sevdiğim ve İstanbul’da Gar ve Çakıl gazinolarında dinlediğim Hamdi Tanses var,” dedi. Fakir Baykurt kalkıp yanıma geldi, türkü okumamı istedi. Bana mikrofon getirdiler. “Ben mikrofonsuz okumak istiyorum,” dedim. “Ezo Gelin Barak Havasını” seslendirdim. Yazarlar beni öpüp kucaklamaya başladılar. Birkaç türküden sonra Anadolu’nun her yöresinden türküler yorumladım ve dağıldık. O andan vefatına kadar Fakir Baykurt ile hep beraber olduk. Avrupa’nın birçok yerinde beraber edebiyat ve müzik programlarına katıldık. Fakir Baykurt ile tanışmam benim için türkülerle geleceğe köprüler kurmama ışık tuttu. Özgürlüğe, barışa ve kardeşliğe giden yolumu aydınlattı. Cumhuriyet gazetesinde ve çeşitli yayın organlarında benim için çok değerli yazılar yazdı. Kitaplarımın önsözlerini hazırladı. Bana kol kanat gerdi, beni eleştirenlerle mücadele etti. Sizin Sanat Hayatınıza 12 Eylül 1980 Döneminin Etkisi Oldu mu? 1979 yılında Arif Sağ, Hamdi Özbay, Tuncer İnan, Ferdi Ergüder ve Erdal Şahin’in sazları eşliğinde İstanbul’da, Arif Sağ yönetiminde 16 türkülük bir albüm hazırladık. Bu türkülerin tamamı Ordu, Tokat ve Samsun yörelerinden derlediğim ezgilerdi. Türküler piyasaya çıkar çıkmaz çok beğenildi. TRT’de hatta Bükreş, Sofya radyolarında her gün yayınlanmaya başladı. Ayrıca 1980 yılında yurdun birçok bölgesinde konserler vermeye başladım. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun DİSK açık hava konserlerinde sahne alıyordum. Albümümün satışı 100 bini aşmıştı. 22 Nisan 1980 gecesi evim basıldı, eşyalarım parçalandı kitaplarım toplandı, binlerce kitabın içinden Maksim Gorki’nin Ana adlı kitabını kitabını bahane göstererek beni karakola götürdüler. Derlediğim 200’den fazla türkümün kayıt bantlarını aldılar. Ne olduğu meçhul, hiçbirisini geri alamadım. Tam iki gün iki gece işkence gördüm. Piyasaya çıkan türkülerimi kopyalayıp sattılar. Yüklü paralar kazandılar. Ben yöreyi terk ettim. Nasıl Müzik Yapıyorsunuz? Türküler halkın kitabı, gazetesi, iş ve imecesinin güç kaynağıdır. Çünkü türkülerin içinde yaşanmış olaylar gizlidir. Halk söylemek istediğini ne varsa türküler aracılığıyla söylemiştir. Türküler halkın hamuru, mayası ve gazetesi gibidir. Türküler barışın en önemli öğesi ve insanlar arası ilişkilerin en sağlam köprüsüdür. Özgürlüğün, barışın, hoşgörü ve sevginin en önemli temel taşlarından biri olmuştur günümüze dek. Nice uygarlıklara beşik olmuş, gözesinden Yunus Emreler, Pir Sultan Abdallar, Karacaoğlanlar, Dadaloğoğulları, Âşık Veyseller, Âşık İhsaniler, Âşık Mahzuni Şerifler, mahalli sanatçılar ve daha niceleri çıkmıştır Anadolu’nun bağrından. Benim yaptığım müziğin temelinde bu ulu kişilerin hamuru ve mayası var. Onların açtığı yolu takip ederek, özünü bozmadan evrensel, çağdaş, dünyanın tüm türkülerinin kardeş olduğu, bir ağızdan söylendiği yere taşımaya çalışıyorum. Almanya’ya Nasıl Geldin? Sizin Almanya Maceranız Nasıl Oldu? İki gün iki gece işkence gördükten sonra serbest bırakıldım. Sonra peşimi bırakmadılar, ölüm tehditleri almaya başladım. Bir akşamüstü uzun yıllar bir daha geriye dönmemek üzere Ünye’den ayrıldım ve İstanbul’a gittim. Orada da peşimi Temmuz 1980’de alıp Selimiye’ye götürdüler, birkaç gün sonrada Metris cezaevinde kalabalık bir koğuşa bıraktılar. Koğuşta en az seksen kişi vardı. Elime bir bağlama verdiler. O an içimden gelen “Mahpusun etrafı yüksek duvarlar” uzun havasını söyledim. Askerler ve seksen kişi türküden çok etkilendi, hepsinin gözleri doldu. Metris Askeri Cezaevi’nde ilk günümdü, yanıma bir asker yanaştı. “Ağabey ben seni tanıyorum,” dedi ve gazeteye sarılı bir şey uzattı. “Üzerindeki giysilerin çok kirlenmiş giyersin!” dedi. Almak istemediysem de verdi. Ona zarar gelmesinden korkmuştum, ne dediysem ikna olmadı ve giysileri bana verdi. “Ben Fatsalıyım, sana yardım etmek boynumun borcu,” dedi ve çıkıp gitti. Üstüm başım kir pas içindeydi, bitlenmiştim. Yaşamım boyunca unutamadığım, beni çok etkileyen bir büyük insanlıktı bu. On yedi gün sonra tekrar Selimiye Kışlası’na götürdüler, “Senin bir suçun yok!” diyerek serbest bıraktılar. Birkaç gün sonra Almanya’da çalışan tanıdığım biriyle 18 Ağustos 1980 tarihinde Almanya’nın yolunu tuttum. Gümrükte pasaport kontrolünde “Sen Almanya’ya giremezsin,” dediler. “Ben sanatçıyım,” dedim. Gazete kupürlerini TRT ve diğer belgeleri gösterince izin verdiler. 20 Ağustos 1980 Almanya’ya ayak bastım. Almanya’da yaşamak ilk önce bana çok soğuk geldi. İlk aylarda bunalım geçiriyordum. Herkes sığınma talebi için yabancılar dairelerine gidiyordu. Ben iltica talebinde bulunmak istemedim. Müzik dersleri ve konserler vermeye başladım, düğünlerde sahneler aldım. Pasaporttaki vizem artık sona ermişti. Bochum Ruhr Üniversitesi Müzik Bilimleri Bölümü’ne kayıt oldum ve oturumumu uzattılar. Türkiye’de mi Almanya’da mı Verimli Oluyorsunuz? Neden? Türkiye’deki sanat yaşamımda çok zahmetli çalışmalarım oldu. Türküler derledim, türkülerin öykülerini yazmak için yıllarca dolaştım. TRT, konservatuar ve Kültür Bakanlığı Arşivi’ne çok değerli eserler kazandırmama rağmen, devamlı göz ardında kaldım. Türkiye’de kalsaydım bir tane bile kitap yazamazdım. Uluslararası gecelere çıkamazdım. Almanya benim için çok büyük önem taşımaktadır. 1981 yılında Herten şehrinde Türk Danış görevlisi olan İsmail Kaplan ile tanıştım. Herten’de her yıl yapılan Halk Festivaline 1981 yılında Ruhi Su’yu davet etmişlerdi. Ruhi Su’ya yurtdışına çıkma izni verilmeyince, İsmail Kaplan beni önerdi ve festivale ben çıktım. Programı izleyen en az altmış bin kişi vardı. Beni izleyenler arasında Dortmund Üniversitesi’nden Prof. Martin Geck ile tanışmam ve onunla çalışmam yolumu açtı. Gene Martin Geck’in arkadaşı Prof. İmgart Merk ile beraber çalışmalarımızdan beni kitap yazmaya teşvik etmesi çok önemli oldu. İsmail Kaplan ile beraber iki dilde “Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal” geceleri projelerini hazırladık. Geceler için Kültür Daireleri büyük yardımlarda bulundular ve maddi destek sağladılar. Bu gecelere Almanlar ve Türklerden büyük katılımlar oldu. Almanya’nın birçok eyaletinde bu geceler devam etti. Nasıl Bir Almanya İstiyorsunuz? Hayalinizdeki Almanya Nasıl Olmalı? Bağnazlığa, önyargıya ve her türden tutuculuğa karşı, özgür düşüncenin duygularına sınırlar koymayan bir Almanya istiyorum. Canlı ve inandırıcı bir bilgi kaynağını, hiçbir insanı ayırmadan, kuşaktan kuşağa aktarılan, çağımızın barışçı, kardeşlik ve toplum kuruculuğun önemli bir nüvesinin oluşmasını diliyorum. 1987 yılında Duisburg’ta yazıp bestelediğim “Dost olalım” Duisburg Kültür Dairesi tarafından çıkarılan bir uzunçalarda yer aldı. DOST OLALIM Neden bana öyle sert bakıyorsun Gel arkadaş gel kardaş dost olalım Suçumuz nedir ki konuşmuyorsun Gel arkadaş gel kardaş dost olalım O soğuk bakışlar yakışmaz sana Maden kuyusunda fabrikalarda İnsanca yaşayalım hep bir arada Gel arkadaş gel kardaş dost olalım Bakma saçlarımın siyahlığına Konuşalım beraber otur yanıma Öğret bilmediğim arkadaşı bana Gel arkadaş gel kardaş dost olalım Hamdi Tanses- Kemal Yalçın, Maizn-Bochum, Benzer konular Karadeniz Türküleri Karadeniz Türküleri içeriğinde siz değerli okurlarımız için gelmiş geçmiş en güzel Karadeniz Türkülerini bulabilir, bu sözler içerisinde yer alan en güzel resimli Karadeniz Türküleri Sözlerini sosyal medya hesaplarından paylaşabilirsiniz. Karadeniz, toprağı, doğası ve kültürü ile diğer bölgelere göre farklılık göstermektedir. Bu bereketli topraklar aynı zamanda birçok büyük sanatçı da çıkarmıştır. İşte sizler için derlediğimiz Karadeniz'in sevilen türküleri ve en sevilen sanatçıları... En Güzel Karadeniz Türküleri; Gelevera Deresi Kazim Koyuncu'nun "Hayde" albumünde Şevval Sam ile birlikte düet yaptığı Karadeniz türküsüdür. Sevilen türkü günümüzde halen sevilerek dinlenilmektedir. Sözleri ise şu şekildedir Koyverdun gittun beni Allah'undan bulasun Kimse almasun seni yine bana kalasun Sevduğum senun aşkın ciğerlerumi dağlar Hiç mi duşunmedun sen sevduğun boyle ağlar Gelevera deresi iki dağun arasi Yuzunden silinmesun piçağumun yarasi Sevduğum senun aşkın ciğerlerumi dağlar Hiç mi duşunmedun sen sevduğun boyle ağlar Ben Seni Sevduğumi Söz ve müziği Maçkalı Hasan Tunç'a aittir. Karadeniz'in sevilen sanatçısı Kazım Koyuncu'nun "Hayde" albümünde yer alan sevilen türküyü birçok ünlü sanatçı seslendirmiştir. Ben seni sevduğumi dunyalara bildurdum Endurdun kaşlaruni babani mi eldurdum En dereye dereye al dereden taşlari Geçti bizden sevdaluk al cebumden saçlari Kiz evunun onine sereceğum kilimi Oldi hayli zamanlar görmedum sevduğumi Yaz geldi bahar geldi açti yeşil yapraklar Ben sana doyamadum doysun kara topraklar Hasta Oldum Derdune Trabzon'un Beşikdüzü yöresine ait olan bu türküyü, Grup Karmate ve İrfan Seyhan gibi Karadeniz şarkıcıları seslendirmiştir. Sevilen türkünün ilk dörtlüğü şu şekildedir Hasta oldum derduneda Oku bana yasini Gün boyunca ağlayup da silesun Gözyaşumi silesun Oy Asiye Söz ve müziği Ömer Akpınar'a ait Karadeniz türküsüdür. Sevilen türküyü Kazım Koyuncu ve Volkan Konak gibi birçok ünlü sanatçı seslendirmiştir. Türkünün nakarat kısmı ise şöyledir Oy asiye asiye tutun koydum kesiye 2x Anan seni veriyi de bir bag pirasiye Oy sevdigim oy oy Baban seni veriyi de bir bag pirasiye Oy sevdigim oy oy Hemşin Boyları Söz ve müziği Efkan Şeşen'e ait olan Karadeniz'in sevilen türküsüdür. Resul Dindar ve Grup Karmate gibi ünlü sanatçılar tarafından yorumlanmıştır. Türkünün giriş kısmı ise şu şekildedir Çamların altında gülüm bir garip oldum Sorgusuz sualsiz tanıksızım ben Dereler ağlıyor yarim çağlar olmuşum Bu kez Hemşin boylarında vurulmuşum Dereler ağlıyor yarim çağlar olmuşum Bu kez Hemşin boylarında vurulmuşum Didou Nana Kazım Koyuncu'nun Viya albümünde bulunan türküdür. Orjinal versiyonu Lazca/Gürcüce olup Volkan Konak tarafından Türkçe versiyonu da söylenmiştir. Volkan Konak tarafından uyarlanan Türkçe versiyonunun sözleri şu şekildedir. Dağlarda gezen kartalım kırıldımı kanatların Can mı çıktı boğazından niye düştün düz tarlaya Tut elimden kalk gidilim uy gidelim ziganaya x2 Na ni na dido dido anam dido dido babam Dido dido na ni na Ordu'nun Dereleri Birçok ünlü sanatçı tarafından seslendirilmiş, Karadeniz yöresinin en sevilen türkülerinden biridir. Türkünün sözleri ise şu şekilde başlamaktadır Ordunun dereleri aksa yukarı aksa Vermem seni ellere ordu üstüme kalksa sürmelim amman Çekin Uşaklar Çekin Fuat Saka'nın "Askoroz" albümünde yer alan türkü, birçok ünlü sanatçı tarafından yorumlanmıştır. Karadeniz türküsü'nün sözleri ise şu şekildedir Gemiciler kalkalım, şu yelkeni takalım Şişirip de yelkeni, sırt üstüne yatalım Kızılırmak başına, şu ırgatı atalım Tutalım balık havyar, keyfimize bakalım Karadeniz'in En Sevilen Sanatçıları Karadeniz Bölgesi'nin en değerli sanatçılarını aşağıdan öğrenebilir, bu sanatçıların birbirinden güzel Karadeniz Türkülerini çeşitli platformlardan dinleyebilirsiniz. Kazım Koyuncu Geleneksel Karadeniz müziği ile Rock'n Roll müziği sentezleyerek kendi tarzını yaratmış sevilen Artvinli müzisyen. 33 yaşında akciğer kanserine yakalanarak genç yaşta vefat etmiştir. Volkan Konak Karadeniz'in sevilen sanatçılarından Volkan Konak, Türk Halk Müziği tarzında şarkılar seslendirmektedir. 2006 yılında çıkardığı "Mora" albümü ile altın plak ödülü almıştır. Hülya Polat Karadeniz'in ünlü kadın sanatçılarından biri olan Hülya Polat, sevilen sanatçılardan biridir. Özellikle son dönemde popülerleşmiş olan sanatçı "Kocakarı" şarkısı ile iyi bir çıkış yapmıştır. Kamil Sönmez Çoğunlukla Karadeniz türküleri seslendiren Türk halk müziği sanatçısıdır. Sanatçı aynı zamanda sinema, tiyatro oyunculuğu da yapmaktadır. İsmail Türüt Karadeniz'ün ünlü sanatçılarından biri olan İsmail Türüt, Türk halk müziği sanatçısıdır. 30'un üzerinde albümü bulunan ünlü türkücü, 1990'lı yıllardan sonra Erkan Ocaklı, Adnan Yılmaz ve Cengiz Kurtoğlu ile beraber de birçok kaset yapmışlardır. Selçuk Balcı Karadeniz'in ünlü Türk halk müziği sanatçılarındandır. Çocukluğundan beri bağlama ve kemençe çalan ünlü sanatçı, ilerleyen yıllarda kendini bu konuda geliştirmiştir. 2011 yılında "Patika" isimli ilk albümünü çıkardı. 2 yıllık aranın ardından, "Mila" isimli ikinci albümünü çıkardı. Davut Güloğlu Rizeli ünlü sanatçı, bütün Türkiye'de ses getiren "Nurcanum" albümü ile adını duyurmuştur. Daha sonra çıkarttığı "Katula Katula" albümü ile ismini Avrupa'da da duyurmuştur. Ünlü sanatçının ayrıca birkaç film tecrübesi de bulunmaktadır. Fuat Saka Karadenizli ünlü sanatçı genellikle çoklu enstrüman parçalar yapmaktadır. Birçok bestesi de bulunan ünlü sanatçı Edip Akbayram ve Selda Bağcan gibi ünlü isimlerle birlikte çalışmıştır. Karadeniz/Laz müziğine caz esintileri vererek müzik üretimi yapan ünlü sanatçı Karadeniz yöresinin farklı sanatçılarından biridir. Resul Dindar Artvin/Hopa'lı halk müziği sanatçısıdır. Grup Karmate'Nin solistliğini yapan ünlü sanatçı, ilk çıkışını bu grupla yapmıştır. 2012 yılında gruptan ayrılan sanatçı, 2013 yılında "Divane" adı ile ilk solo albümünü çıkarmıştır. Karadeniz'in ünlü sanatçısı Türkçe'nin yanı sıra bölgede konuşulan diğer diller ile de şarkılar söylemektedir. 31 Temmuz 2022, 1314 1 Karşıyım alayına karşıyım var mı? Kayıt tarihi 10 Temmuz 2022 Yaş 29 Cinsiyet Kadın Mesajlar 2,212 Konular 385 İlişki Durumu Var Burç Boga Takım Besiktas Rep Gücü 3 Rep Grafiği Karadeniz Türküleri Karadeniz Türküleri [Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!] Forumadasi Heyyy gidiiiii Karaaaadeniiizz Kazım Koyuncu. Vs vs __________________Sezen Aksu'nun da dediği gibi "Bir kadın ne kadar güzelse o kadar yalnız, ne kadar zorsa o kadar hayalleri yıkılmış, ne kadar ağır başlıysa o kadar kırılmıştır." Alıntı 31 Temmuz 2022, 1316 2 "Nosce te Ipsum" Kayıt tarihi 21 Mayıs 2022 Cinsiyet Kadın Mesajlar 6,355 Konular 1734 Rep Gücü 12 Rep Grafiği Yanıt Karadeniz Türküleri Muhabbet kuşumun favorisi Cimilli İbo Cimilli İbo'nun - Oyna videosunu açıyorum, hem konuşuyor hem izliyor __________________ Yüreğinizi güzelleştirin. Çünkü bir ömür sizinle... Alıntı 31 Temmuz 2022, 2304 3 Kayıt tarihi 21 Mayıs 2022 Konum Başkent Cinsiyet Erkek Mesajlar 1,155 Konular 56 Burç Ikizler Takım Trabzonspor Rep Gücü 0 Rep Grafiği Yanıt Karadeniz Türküleri O kemençenin sesi yok mu,alır götürür,huzur verir. __________________“Bunu hiç unutma evlat. Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen sömürgeciliği; döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur..." Aliya İzzetBegoviç Alıntı 02 Ağustos 2022, 0017 4 Kayıt tarihi 05 Temmuz 2022 Cinsiyet Kadın Mesajlar 1,019 Konular 63 İlişki Durumu Nişanlı Burç Yay Takım Galatasaray Rep Gücü 0 Rep Grafiği Yanıt Karadeniz Türküleri Karadeniz genel olarak güzel,türküleri de Alıntı

karadeniz türküleri ve yaşanmış hikayeleri