🦛 Tuzlu Su Içmek Kusturur Mu
ELbl4. Son yıllarda tuz seçenekleri arttı... En revaçta olanları ise Himalaya ve kaya tuzu... Üstelik her ikisinin de klasik tuzdan üstün oldukları iddia ediliyor. Son yıllarda tuz seçenekleri arttı… En revaçta olanları ise Himalaya ve kaya tuzu… Üstelik her ikisinin de klasik tuzdan üstün oldukları iddia bu iddia ne kadar doğru? Hangi tuzu tüketmeliyiz?İşte bu konuda bilinmesi gerekenler…Hipertansiyon, kalp damar hastalıkları ve felçlerin en önemli önlenebilir nedenlerinden biridir. Hipertansiyonun en önemli risk faktörü ise aşırı tuz tüketimidir. Dünya Sağlık Örgütü 2010 yılında küresel ölümlerin yüzde 13'ünün hipertansiyona bağlı olarak geliştiğini, günlük tuz alımı ne kadar azaltılırsa, hipertansiyona bağlı felç ve kalp damar hastalıklarının o kadar çok azalacağını bildirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü günde en fazla 5 gram tuz alımını önermektedir. Diyetle alınan tuzun kimyasal ismi sodyum klorürdür. Diyet tuzunun yüzde 60'ı klor, yüzde 40'ı ise sodyumdan oluşmaktadır. Günlük olarak tüketilen rafine tuz yüzde 97,5 sodyum klorür, yüzde 2,5 kadar iyot ve topaklaşmayı önleyen katkı maddesinden oluşmaktadır alüminyum hidroksit, kalsiyum karbonat, magnezyum karbonat gibi. Türkiye tuz tüketiminde Japonya'dan sonra ikinci sıradadır ve ortalama günlük tuz tüketimi 15 gramdan fazladır ve bu değer önerilen miktarın 3 katından daha fazladır. En çok tartışılan konulardan biri olan tuzla ilgili İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk'in görüşlerini vücut için önemi nedir?Tuz vücut için gereklidir. İnsan kanında ve hücre sıvılarında belirli konsantrasyonda tuz olmalıdır. Besinlerin emilmesi ve hücrelere taşınması için tuz gereklidir. Suyun damar içinde tutulması, sinir iletileri ve kasların kasılması için de tuza ihtiyaç vardır. Tuz ayrıca besinlerin hücre içine girişini kolaylaştırır. Bu nedenle günde 3-5 gram tuza ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç için dışardan tuz alınmasına gerek yoktur. Başta sebze, meyve, tahıl, baklagiller ve kuruyemişler olmak üzere bitkisel besinlerde ihtiyaca yetecek kadar tuz hangi hastalıklara yol açar?Fazla tuz hipertansiyona, böbrek yetersizliğine, kalp krizine ve felçlere yol açmaktadır. Tuz fazlalığının mide kanserlerine eğilim yarattığı, mideyi tahriş ettiği, midede helikobacter pylori enfeksiyonlarının sıklığını ve ağırlığını arttırdığı bilinmektedir. Tuz fazlalığı ayrıca kemik erimesi osteoporoz ve insülin direncine neden olabilmektedir. İnsülin direncinin sonucu ise obezite ve şeker tuzların kaynağı nedir?Tuz, su içinde erir. Suların kuruması sonucu arda kalan, suda çözünmüş bütün maddeler bir arada tuzu oluşturur. Bu tortunun içinde başta sodyum ve klor olmak üzere 84 mineral ve element, kil ve diğer yabancı maddeler bulunur. Doğadaki bütün tuzların kaynağı denizlerdir. Deniz tuzu, deniz sularının buharlaşmasıyla elde edilir. Kaya tuzu ise toprak altındaki mağaralardan çıkarılmaktadır. Deniz ve göller, endüstri ve kanalizasyon sistemleri ile kirlendiği için başta arsenik, ağır metaller, istenmeyen yabancı maddeler içerebilir. En temiz tuz kaynağının kaya tuzu olduğu bilinmektedir. Kaya tuzları milyonlarca yıl önce doğanın tertemiz olduğu zamanlarda gıdalarda bol miktarda bulunur?Dünyadaki tuz üretiminin yüzde 93 kadarı endüstride kullanılmaktadır. Plastik, soda ve temizlik sektöründe deterjanlar, yumuşatıcılar, cilalar bol miktarda tuz kullanılmaktadır. Endüstri dışında işlenmiş gıdalarda bol miktarda tuz bulunmaktadır. Tuz oldukça iyi bir mikrop öldürücüdür, kokuşma yapan bakterilerin yaşamasını önler. Ayrıca iyi bir stabilizatör ve tat verici etkiye sahiptir. İşlenmiş et ürünleri, soda, şalgam suyu, domates suyu, hazır ayran, işlenmiş kuru yemişler, cips ve krakerler bol miktarda tuz ihtiva tuzunun ne farkı vardır?Himalaya tuzu da aslında bir tür kaya tuzudur. Pakistan'ın Karakurum bölgesinde çıkmaktadır. Rengi içinde barındırdığı demir oksitten dolayı pembedir. Rafine olmamış Himalaya tuzunda yüzde 85 kadar sodyum klorür, yüzde 15 kadar mineral, element ve diğer katkı maddeleri vardır. Oldukça istismar edilen bir tuzdur. Çok pahalıya satılmaktadır. Rafine olmamış kaya tuzundan farklı değildir, mucize yaratması demir içerdiği için zararlı bile tuzu nedir?Yeraltından katı halde elde edilen tuzlar kaya tuzlarıdır. Türkiye'de Çankırı ilimizde bol miktarda kaya tuzu mağaraları bulunmaktadır. Kaya tuzları yaklaşık 250 milyon yıl önce oluşmaya başlamıştır. Tuz mağaralarında çevre kirliliği söz konusu değildir. Kaya tuzunun içeriği madenden madene değişmektedir. Kaya tuzundaki yabancı maddeler ve kil tuza değişik renkler vermektedir. Kaya tuzunun mineral bakımından zengin, kimyasal içermeyen, doğal bir tuz olduğu söylenmektedir. Yapılan ölçümlerde kaya tuzunda da yüzde 95-97 oranında sodyum klorür bulunduğu anlaşılmıştır. Yani kaya tuzunun da çok büyük bir kısmı sodyum klorürdür. Ayrıca magnezyum, kalsiyum, demir, çinko, potasyum, bakır gibi mineraller çok az miktarda azaltma yollarıMasadan tuzluğu uzaklaştırın. Tuz yerine baharat harmanları yapın. Baharat ve maydanoz, nane, kekik, dereotu, rezene, fesleğen gibi aroma sağlayıcıları tuz yerine tercih edin. Tuzsuz ekmek tüketin. Pişirilen yemeklere daha az tuz ekleyin. Zeytin ve peyniri akşamdan suda bekletin. Yemeklere daha az salça ekleyin. Konservelerden uzak durun. Turşu tüketimini abartmayın ve yıkamadan yemeyin. Etiket okuma alışkanlığı kazanın. Ürünlerin sodyum miktarına bakın. İşlenmiş ürün kullanmayın. Bulyon yerine et suyunu kendiniz yapın. Hazır çorbalar yerine ev yapımı çorbalar tercih edin. Cips yerine fırınlamış bol baharatı patates tüketin. Satın aldığınız gıdaların ve maden suları gibi içeceklerin sodyum içeriğini etiketinden kontrol uzak durmalı?Sadece hastaların değil, herkesin tuz tüketimini azaltmasında yarar var. Vücudumuza gereken tuzu zaten doğal besinlerle karşılayabilecek durumdayız. Hipertansiyon hastalarının tuz tüketimini özellikle azaltmaları gerekir. Bu kişiler için önerilen günlük toplam tuz miktarı en fazla 3 gramdır. Kronik böbrek hastalığı olanların bir kısmında idrarla tuz kaybı olabilir; doktora danışmalarında yarar var. Ancak idrar miktarı azalmış, üresi yükselmiş veya diyaliz gereksinimi olan böbrek hastalarının tuzsuz beslenmeleri gerekir. Kalp yetersizliği olan hastaların tuzsuz beslenmeleri tuzunun her derde deva olduğu doğru mu?Kaya tuzunun büyük bir kısmı sodyum klorürdür. Bunun dışında içinde 84 ayrı mineral ve element olduğu söylenmektedir. Bu bilginin teyit edildiği herhangi bir çalışma söz konusu değildir. Bir şeyin doğal olması sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Sağlık Bakanlığı yetkilileri kaya tuzunda atom bombası yapımında kullanılan plütonyum, talyum ve radyum gibi istenmeyen radyoaktif elementlerin bulunabileceğini bildirmişlerdir. Ayrıca 84 adet olduğu söylenen elementlerden sadece 10 kadarının çok az miktarlarda olduğu bildirilmektedir. Tuz sonuçta tuzdur, fazlası kesinlikle sağlığa zararlıdır. Sodyum klorür dışında var olduğu söylenen elementler ise çok çok az miktardadır. Örneğin günde 3500 mg potasyum alınması gerekir. Kaya tuzunda potasyum oranı en fazla yüzde 1 kadardır. Bu hesaba göre potasyum ihtiyacını karşılamak için günde 350 gram kaya tuzu tüketmek gerekir. Bunun dışında kaya tuzu mağaraları dünyanın birçok yerinde solunum yolu hastalıkları ve alerjik hastalıkları için hastane gibi kullanılmaktadır. Kaya tuzlarının inhale edilmesiyle sağlığa yararlı etkilerin ortaya çıkması mümkün gibi gözükmektedir. Kaya tuzu işlenmemiş, rafine edilmemiş bir tuzdur, içindekilerden emin olunamaz.
WordPress › Hata Web sitenizde kritik bir hata sorunlarını giderme hakkında daha fazla bilgi edinin.
Günlük hayatımızda mecburen veya usulen yaptığımız bazı davranışlarımız hep dini açıdan tartışıla hayatımızda mecburen veya usulen yaptığımız bazı davranışlarımız hep dini açıdan tartışıla gelmiştir. Eski din/fıkıh kitaplarımızda konunun uzmanına danışıp, dini durumunu ona göre tespit etmek yerine din uzmanını/fetvacıyı bazen doktor, bazen veteriner, bazen kimyacı yerine koyarak hükümler/fetvalar verildiği Kolonya günlük hayatımızda çok kullanılan, içinde “alkol” olan bir sıvı maddedir. İçindeki alkol sebebiyle kullanılıp kullanılmaması hep tartışma konusu olmuştur. Eski fıkıh kitaplarında, “Şarabın içerisine tuz konulursa, şarap vasfını kaybedip “sirke”ye dönüşeceği şeklindeki bir ifadeye dayanarak kolonyaya da tuz katılırsa alkol özelliğini kaybedeceği bazı çevrelerce dile bu konuda önce kolonyanın kimyevi yapısını, içindeki alkol durumunu, tuz katılmakla alkol vasfını kaybedip kaybetmeyeceğini din adamı de-ğil, bu işin uzmanı bir kimyacı bilir. Bu konuda ki bir “Laboratuvar” uzmanının raporundan sonra din adamı konuşacak, bu rapora göre fetva Ayakta su içmek konusuda buna benzer bir olaydır. Ayakta su içmenin “mekruh ve zararlı” olduğunu yazıp çizenler, Hz Peygamerin Sa “Sizden irisi ayakta su içmesin,!... unutarak içerse onu kusmaya çalışsın...” dediğini naklederek, ayakta su içilince suyun mide de eğlenmeden doğrudan bağırsaklara geçtiğini ve faydasının olmadı-ğını söyleyerek din açısından bunun “mekruh” olma hükmüne işaret sahih kaynaklarda gerek Hz. Peygamberin ve gerekse Hz. Ali başta olmak üzere sahabeden zatların ayakta su içtikleri veya yemek yedikleri rivayet edilmektedir. Buharinin Esribe / içecekler kitabına aldığı bir rivayette; Hz. Ali ayakta su içti ve; “Bazı insanlar ayakta su içmeyi hoş görmüyorlar, halbuki ben şu yaptığımı ayakta su içmeyi Hz. Peygamberinde yaptığını gördüm...” dediği rivayetlerden de anlaşılağı gibi ayakta su iç-me konusu çok eski zamanlardan beri tartışma konusu olmuştur. Herhangi bir konuda yazarken, konuşurken o konu ile alakalı bütün rivayetleri göz önünde bulundurmak gerekir. Tek bir rivayet üzeri-ne hüküm bina su içmenin TIBBİ boyutuna gelince;Bir Tıp Profesörü; “Ayakta su içildiğinde su-yun mide de daha az kaldığı, doğrudan bağırsaklara geçtiği doğrudur. Ancak vücuda fayda- sı olmaz sözü bilime uygun değildir. İçilen su-yun vücut tarafından emilmesi zaten mide de değil, bağırsaklarda olmaktadır...” bu izahlardan anlaşıldığına göre kişi bulunduğu durum ve vaziyete göre hareket eder. Asil olan oturarak bu işlevleri yerine getirmek adaba uygun ise de, ayakta su içmek veya yemek yemekte de dinen ve sağlık açısından da bir sakınca/ vebal olmadığı anlaşılmış olur.
Vücut ağırlığımızın yarısından fazlasını su oluşturuyor. Böylesine bir miktarda suyu vücudumuzda tutabilmek adına günde 6-8 bardak sıvı tüketmemiz tavsiye ediliyor. Su elbette kalorisi olmayan, şeker barındırmayan en sağlıklı içecek. Peki su içmek yazın bu sıcak günlerinde de kaybettiğimiz sıvıları tekrar kazanmak için de en iyi yol mu? Cevabı hemen vermek zor. Çünkü pek çok duruma göre değişir. Su pek çok insan için çoğu zaman yeterli gibi görünse de kaybedilen suyu tekrar kazanmak kim olduğunuza, nerede, ne yaptığınıza göre değişir. St. Andrews Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Ron Maughan, "Duyulan ihtiyaçlar, beden gücüyle sıcak bir günde dışarıda çalışan insanla, evinde klima karşısında yaşayan ya da klimalı bir arabayı süren insan arasında farklılık gösterir" diyor. Bu meseleye tek bir kesin cevap var. O da hareket halindeki bir insan, hareket etmeyen insana göre çok daha fazla sıvı tüketmeli. Terlediğimizde su ve tuz kaybederiz. Dolayısıyla bunları ikame edebilmeliyiz. Eğer ikisini de çok tüketirsek, vücudumuz, ozmoz olarak bilinen, suyu hücre zarlarından geçirme sürecinde suyu ve tuzu eşitlemek adına bazı adımlar atar. Bu durumu Maughan, "Kaybedilen sıvıyı sadece suyla ikame edersek, vücutta çok fazla su olur ancak yeterince tuz olmaz. Bu nedenle de vücut, suyu ve tuzu eşitlemek için idrar üreterek sudan kurtulacaktır" diye açıklıyor. Süt içmek daha etkili olabilir Bu yüzden süt içmek belki de su içmekten daha etkili olabilir. Maughan, sütün doğal olarak, bağırsakta su emilimini uyarmaya yardımcı olmak için küçük miktarlarda ihtiyacımız olan tuz ve laktoz içerdiğini söylüyor. Hindistan cevizi suyu da tuz, potasyum ve karbonhidrat içermesi sebebiyle etkili. Süt ayrıca vücuda emilen elektrolitler ve makro besinler içerir. Bu moleküllere bağlanan suyun mide ve ince bağırsaktan geçmesi için geçen süreyi yavaşlatır ve vücudun sıvıları daha iyi emmesini ve tutmasını sağlar. Süt bu işlemin gerçekleşmesi için yeterli şeker içermesinden dolayı şekerli içeceklerden çok farklıdır. Maughan, aslında şekerli içeceklerin bizi kısa vadede susuz bırakabileceğini söylüyor. Bunun nedeni olarak da söz konusu içeceklerin yüksek yoğunluklu çözünen maddeleri içermesini gösteriyor. Suyun vücutta dolaşmak için içinden geçtiği hücre zarları, sadece su ve çok küçük moleküllerin geçmesine izin verir. Su ise hücre içinde daha düşük yoğunluklu maddelerin olduğu yerlerden daha yüksek yoğunlukta maddelerin olduğu yerlere doğru hareket eder ve bu dengeyi sağlar. Bu, gerçekleşen ilk şeyin, suyun sindirim için bağırsaklara doğru yol aldığı ve vücudun ihtiyaç duyabilecek diğer bölgelerinden uzaklaştığı anlamına geliyor. Peki ya spor içecekleri? Bununla birlikte çalışmalar, sodyum, potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi elektrolitler içeren sporcu içeceklerinin sıvı ihtiyacımızı sudan daha iyi karşılayabileceğini öne sürüyor. Newcastle Üniversitesi'nde spor ve egzersiz fizyolojisi öğretim görevlisi Owen Jeffries, "Fizyolojik mekanizmaları hedeflemek için tasarlanan spor içecekleri, sıvının vücuda yeniden emildiği yer olan ince bağırsaktan geçişini yavaşlatıyor" diyor. Sporcular uzun süreler boyunca yüksek miktarda ter atar. Bu nedenle de kaybettikleri elektrolitleri ikame edebilmeleri önemlidir. Ancak geri kalanımızın su kaybetmemek için spor içecekleri tüketmesine gerek yok. Elit ve profesyonel sporcular için beslenme danışmanı olan Sophie Killer, tükettiğimiz normal içeceklerin yanı sıra dengeli bir diyetin, bir kişinin ihtiyaç duyduğu her şeyi alması için yeterli sıvıyı içereceğini söylüyor. Sıcak havalar vücudumuzu nasıl etkiliyor? Süt, içerdiği mikrobesinler nedeniyle vücudun daha fazla su emmesini sağlayabilir Killer, "Spor içecekleri esasen şeker olan karbonhidratlar içerir. İlave hiçbir enerjiye ihtiyacınız olmadığı için eğer ki tüm gün masada oturuyorsanız buna hiç gerek yok" diyor. Aynı durum halihazırda pek çok insanın fazla tükettiği tuz için de geçerli. Sodyumun vücuttaki yüzlerce biyokimyasal reaksiyonda önemli bir rol oynadığını ifade eden Killer, "Egzersiz yaparken terimizde en yüksek miktarda kaybettiğimiz elektrolittir" diye konuşuyor. Meyve yemenin faydaları "Herkes kadar egzersiz yapan ortalama bir kişi, spor içeceklerine ihtiyaç duyacak kadar çok su kaybetmez." Bu sözler ise Appalachian Eyalet Üniversitesi'nde biyoloji profesörü ve Kuzey Carolina Araştırma Kampüsü'ndeki İnsan Performansı Laboratuvarı Direktörü David Nieman'a ait. Ancak araştırmalar her beş kişiden birinin sıkça susuz kaldığını göstermesi sebebiyle genel nüfusta su tüketimi önem arz ediyor. Egzersiz yaparken meyve yemenin iyileşmeye yardımcı olduğunu keşfeden Neiman, koşuya çıkmadan önce bir bardak su içmenin ve bir parça meyve yemenin işe yarayacağını söylüyor. 10 maddede sıcak havalarda rahat bir uykunun sırları Hindistan cevizi suyu, vücudun terleme sonucu kaybettiği mineralleri ve eser elementleri içerir Neiman şöyle devam ediyor "Yarım muz, şeker ve 24 farklı polifenol içerir. Bu da suyu vücutta tutacak ve egzersizi destekleyecek besinleri içeriyor." Guatemala'daki Yaşlanma ve Metabolizma Araştırmaları Merkezi'nde beslenme araştırmacısı olan Gabriella Montenegro, bu tavsiyenin çocuklar için de geçerli olduğunu söylüyor. Montenegro araştırmasında, düzenli olarak meyve ve sebze tüketen çocukların daha iyi su içtiği sonucuna ulaştı. Ayrıca dehidrasyon susuz kalma riski yüksek olan çocukların ve yaşlıların daha fazla meyve ve sebze yemesini tavsiye ediyor. Karbonhidrat tüketiminin aslında suyun vücuda emilimini yavaşlatacağını ve içtiğimizi korumamıza yardımcı olacağını söyleyen Killer ise şöyle devam ediyor "Yapılması gereken en basit şey, yemekle birlikte su içmektir; çünkü bu, vücudun sıvıyı yavaşça emmesini ve tutmasını sağlayarak zarlardan geçmesine izin verir. Böylelikle su doğrudan mesaneye gitmek yerine idrar üretiminde artışa neden olur ve size su takviyesi yapmak için olması gereken yere ulaşır." Kafeinli içeceklerin etkisi Vücuda su takviyesinde başka bir yol da çay ve kahve içmektir. Kimileri kafeinli içeceklerin vücudu susuz bırakmasından endişe ediyor ancak bu yalnızca yüksek dozda kafein içtiğimizde ve yeterince su almadığımızda geçerli bir durum. Maughan bu durumu, "Kafeinli içecekler vücudun daha fazla idrar üretmesini sağlar. Ancak aynı zamanda su da içerirler. Bu da genellikle kafeinin yok ettiği sıvıdan daha fazlasını içerir" diyerek açıklıyor. Aslında Maughan, çay ve kahvenin su içmenin iyi bir yolu olduğunu çünkü zevk aldığımız bir şeyden daha fazla içeceğimizi belirtiyor. Eğer içen kişi buna alışmışsa bazen yüksek dozda kafein bile su kaybına neden olmaz. Düzenli kafein tüketen insanlar kafeinin idrar söktürücü etkisine daha az duyarlıdır. Killer 2014 yılında kahve içen 50 erkekle yaptığı bir çalışmada, üç gün boyunca günde dört fincan kahve içmenin, eşdeğer miktarda su içme ile aynı düzeyde hidrasyon vücudun su ihtiyacını karşılama sağladığını buldu. "Kahve günlük sıvı gereksinimlerine katkıda bulunur ve düzenli kahve içen insanlarda ise böbrekler kahveden elde edilen sıvıyı tutmak için uyum sağlar" diyen Killer şöyle devam ediyor Maskeyle sıcak havalarda serin kalmanın yolu var mı? Halk arasındaki inanışın tersine, çay ve kahve sıcak günlerde vücudun su ihtiyacını karşılayabilir "Makul miktarda kahve veya çayın, düzenli kafein tüketen insanları susuz bırakması için ortada hiçbir sebep yok." Vücutta yeteri miktarda suyu tutabilmek, yalnızca ne içtiğimize değil, onu nasıl içtiğimize de bağlıdır. Jeffries, vücudun günlük yaşamın bir parçası olarak azıcık su kaybı ile aşırı su alımı arasında gidip geldiğini ve su kaybını ancak belirli bir seviyeye ulaştığında fark ettiğini söylüyor. Bu noktada ise sıvı almak için ideal an çoktan geçmiş olabilir. Jeffries, bununla mücadele etmek ve hidrasyon seviyemizi korumak için gün boyunca su içmeyi tavsiye ediyor. Tek seferde çok fazla sıvı tüketmek, önce su ihtiyacımızı karşılasa da, sonra vücuttan daha fazla suyun geçmesine ve idrar olarak çıkmasına neden olabilir. Killer, "Bir litre su içmek mesaneyi çabucak bunaltır. Bu sizin su ihtiyacınızı aslında karşılamaz. İdrarınız temiz olabilir ama bu hidrasyon durumunun bir işareti değildir" diyor. Sporcuların elinde daha iyi imkanlar varmış ve pek çoğumuzun elinde yalnızca su kalmış gibi düşünebilirsiniz. Ancak uzmanlar, suyun küçümsendiğini savunuyor. Suyun genellikle unutulan bir besin olduğunu savunan Killer şöyle devam ediyor "Ücretsiz, sağlıklı ve dişlerimize zarar vermiyor." Montenegro ise hidrasyonun son birkaç yıldır çok fazla araştırmalara konu olmadığını ancak sandığımızdan daha fazlasının olabileceğini söylüyor. "Su önemli olmaktan çıktı. Ama çok önemli bir besin" diyen Montenegro sözlerini şu ifadelerle sonlandırıyor "Eminim hidrasyon meselesiyle ilgili henüz araştırılmamış çok daha fazla metabolik şey vardır."
Vücut ağırlığımızın yarısından fazlasını su oluşturuyor. Böylesine bir miktarda suyu vücudumuzda tutabilmek adına günde 6-8 bardak sıvı tüketmemiz tavsiye ediliyor. Su elbette kalorisi olmayan, şeker barındırmayan en sağlıklı içecek. Peki su içmek yazın bu sıcak günlerinde de kaybettiğimiz sıvıları tekrar kazanmak için de en iyi yol mu? Cevabı hemen vermek zor. Çünkü pek çok duruma göre değişir. Su pek çok insan için çoğu zaman yeterli gibi görünse de kaybedilen suyu tekrar kazanmak kim olduğunuza, nerede, ne yaptığınıza göre değişir. St. Andrews Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Ron Maughan, “Duyulan ihtiyaçlar, beden gücüyle sıcak bir günde dışarıda çalışan insanla, evinde klima karşısında yaşayan ya da klimalı bir arabayı süren insan arasında farklılık gösterir” diyor. Bu meseleye tek bir kesin cevap var. O da hareket halindeki bir insan, hareket etmeyen insana göre çok daha fazla sıvı tüketmeli. Terlediğimizde su ve tuz kaybederiz. Dolayısıyla bunları ikame edebilmeliyiz. Eğer ikisini de çok tüketirsek, vücudumuz, ozmoz olarak bilinen, suyu hücre zarlarından geçirme sürecinde suyu ve tuzu eşitlemek adına bazı adımlar atar. Bu durumu Maughan, “Kaybedilen sıvıyı sadece suyla ikame edersek, vücutta çok fazla su olur ancak yeterince tuz olmaz. Bu nedenle de vücut, suyu ve tuzu eşitlemek için idrar üreterek sudan kurtulacaktır” diye açıklıyor. Süt içmek daha etkili olabilir Bu yüzden süt içmek belki de su içmekten daha etkili olabilir. Maughan, sütün doğal olarak, bağırsakta su emilimini uyarmaya yardımcı olmak için küçük miktarlarda ihtiyacımız olan tuz ve laktoz içerdiğini söylüyor. Hindistan cevizi suyu da tuz, potasyum ve karbonhidrat içermesi sebebiyle etkili. Süt ayrıca vücuda emilen elektrolitler ve makro besinler içerir. Bu moleküllere bağlanan suyun mide ve ince bağırsaktan geçmesi için geçen süreyi yavaşlatır ve vücudun sıvıları daha iyi emmesini ve tutmasını sağlar. Süt bu işlemin gerçekleşmesi için yeterli şeker içermesinden dolayı şekerli içeceklerden çok farklıdır. Maughan, aslında şekerli içeceklerin bizi kısa vadede susuz bırakabileceğini söylüyor. Bunun nedeni olarak da söz konusu içeceklerin yüksek yoğunluklu çözünen maddeleri içermesini gösteriyor. Suyun vücutta dolaşmak için içinden geçtiği hücre zarları, sadece su ve çok küçük moleküllerin geçmesine izin verir. Su ise hücre içinde daha düşük yoğunluklu maddelerin olduğu yerlerden daha yüksek yoğunlukta maddelerin olduğu yerlere doğru hareket eder ve bu dengeyi sağlar. Bu, gerçekleşen ilk şeyin, suyun sindirim için bağırsaklara doğru yol aldığı ve vücudun ihtiyaç duyabilecek diğer bölgelerinden uzaklaştığı anlamına geliyor. Peki ya spor içecekleri? Bununla birlikte çalışmalar, sodyum, potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi elektrolitler içeren sporcu içeceklerinin sıvı ihtiyacımızı sudan daha iyi karşılayabileceğini öne sürüyor. Newcastle Üniversitesi’nde spor ve egzersiz fizyolojisi öğretim görevlisi Owen Jeffries, “Fizyolojik mekanizmaları hedeflemek için tasarlanan spor içecekleri, sıvının vücuda yeniden emildiği yer olan ince bağırsaktan geçişini yavaşlatıyor” diyor. Sporcular uzun süreler boyunca yüksek miktarda ter atar. Bu nedenle de kaybettikleri elektrolitleri ikame edebilmeleri önemlidir. Ancak geri kalanımızın su kaybetmemek için spor içecekleri tüketmesine gerek yok. Elit ve profesyonel sporcular için beslenme danışmanı olan Sophie Killer, tükettiğimiz normal içeceklerin yanı sıra dengeli bir diyetin, bir kişinin ihtiyaç duyduğu her şeyi alması için yeterli sıvıyı içereceğini söylüyor. Sıcak havalar vücudumuzu nasıl etkiliyor? Süt, içerdiği mikrobesinler nedeniyle vücudun daha fazla su emmesini sağlayabilir Killer, “Spor içecekleri esasen şeker olan karbonhidratlar içerir. İlave hiçbir enerjiye ihtiyacınız olmadığı için eğer ki tüm gün masada oturuyorsanız buna hiç gerek yok” diyor. Aynı durum halihazırda pek çok insanın fazla tükettiği tuz için de geçerli. Sodyumun vücuttaki yüzlerce biyokimyasal reaksiyonda önemli bir rol oynadığını ifade eden Killer, “Egzersiz yaparken terimizde en yüksek miktarda kaybettiğimiz elektrolittir” diye konuşuyor. Meyve yemenin faydaları “Herkes kadar egzersiz yapan ortalama bir kişi, spor içeceklerine ihtiyaç duyacak kadar çok su kaybetmez.” Bu sözler ise Appalachian Eyalet Üniversitesi’nde biyoloji profesörü ve Kuzey Carolina Araştırma Kampüsü’ndeki İnsan Performansı Laboratuvarı Direktörü David Niemana ait. Ancak araştırmalar her beş kişiden birinin sıkça susuz kaldığını göstermesi sebebiyle genel nüfusta su tüketimi önem arz ediyor. Egzersiz yaparken meyve yemenin iyileşmeye yardımcı olduğunu keşfeden Neiman, koşuya çıkmadan önce bir bardak su içmenin ve bir parça meyve yemenin işe yarayacağını söylüyor. 10 maddede sıcak havalarda rahat bir uykunun sırları Hindistan cevizi suyu, vücudun terleme sonucu kaybettiği mineralleri ve eser elementleri içerir Neiman şöyle devam ediyor “Yarım muz, şeker ve 24 farklı polifenol içerir. Bu da suyu vücutta tutacak ve egzersizi destekleyecek besinleri içeriyor.“ Guatemala’daki Yaşlanma ve Metabolizma Araştırmaları Merkezi’nde beslenme araştırmacısı olan Gabriella Montenegro, bu tavsiyenin çocuklar için de geçerli olduğunu söylüyor. Montenegro araştırmasında, düzenli olarak meyve ve sebze tüketen çocukların daha iyi su içtiği sonucuna ulaştı. Ayrıca dehidrasyon susuz kalma riski yüksek olan çocukların ve yaşlıların daha fazla meyve ve sebze yemesini tavsiye ediyor. Karbonhidrat tüketiminin aslında suyun vücuda emilimini yavaşlatacağını ve içtiğimizi korumamıza yardımcı olacağını söyleyen Killer ise şöyle devam ediyor “Yapılması gereken en basit şey, yemekle birlikte su içmektir; çünkü bu, vücudun sıvıyı yavaşça emmesini ve tutmasını sağlayarak zarlardan geçmesine izin verir. Böylelikle su doğrudan mesaneye gitmek yerine idrar üretiminde artışa neden olur ve size su takviyesi yapmak için olması gereken yere ulaşır.“ Kafeinli içeceklerin etkisi Vücuda su takviyesinde başka bir yol da çay ve kahve içmektir. Kimileri kafeinli içeceklerin vücudu susuz bırakmasından endişe ediyor ancak bu yalnızca yüksek dozda kafein içtiğimizde ve yeterince su almadığımızda geçerli bir durum. Maughan bu durumu, “Kafeinli içecekler vücudun daha fazla idrar üretmesini sağlar. Ancak aynı zamanda su da içerirler. Bu da genellikle kafeinin yok ettiği sıvıdan daha fazlasını içerir” diyerek açıklıyor. Aslında Maughan, çay ve kahvenin su içmenin iyi bir yolu olduğunu çünkü zevk aldığımız bir şeyden daha fazla içeceğimizi belirtiyor. Eğer içen kişi buna alışmışsa bazen yüksek dozda kafein bile su kaybına neden olmaz. Düzenli kafein tüketen insanlar kafeinin idrar söktürücü etkisine daha az duyarlıdır. Killer 2014 yılında kahve içen 50 erkekle yaptığı bir çalışmada, üç gün boyunca günde dört fincan kahve içmenin, eşdeğer miktarda su içme ile aynı düzeyde hidrasyon vücudun su ihtiyacını karşılama sağladığını buldu. “Kahve günlük sıvı gereksinimlerine katkıda bulunur ve düzenli kahve içen insanlarda ise böbrekler kahveden elde edilen sıvıyı tutmak için uyum sağlar” diyen Killer şöyle devam ediyor Maskeyle sıcak havalarda serin kalmanın yolu var mı? Halk arasındaki inanışın tersine, çay ve kahve sıcak günlerde vücudun su ihtiyacını karşılayabilir “Makul miktarda kahve veya çayın, düzenli kafein tüketen insanları susuz bırakması için ortada hiçbir sebep yok.” Vücutta yeteri miktarda suyu tutabilmek, yalnızca ne içtiğimize değil, onu nasıl içtiğimize de bağlıdır. Jeffries, vücudun günlük yaşamın bir parçası olarak azıcık su kaybı ile aşırı su alımı arasında gidip geldiğini ve su kaybını ancak belirli bir seviyeye ulaştığında fark ettiğini söylüyor. Bu noktada ise sıvı almak için ideal an çoktan geçmiş olabilir. Jeffries, bununla mücadele etmek ve hidrasyon seviyemizi korumak için gün boyunca su içmeyi tavsiye ediyor. Tek seferde çok fazla sıvı tüketmek, önce su ihtiyacımızı karşılasa da, sonra vücuttan daha fazla suyun geçmesine ve idrar olarak çıkmasına neden olabilir. Killer, “Bir litre su içmek mesaneyi çabucak bunaltır. Bu sizin su ihtiyacınızı aslında karşılamaz. İdrarınız temiz olabilir ama bu hidrasyon durumunun bir işareti değildir” diyor. Sporcuların elinde daha iyi imkanlar varmış ve pek çoğumuzun elinde yalnızca su kalmış gibi düşünebilirsiniz. Ancak uzmanlar, suyun küçümsendiğini savunuyor. Suyun genellikle unutulan bir besin olduğunu savunan Killer şöyle devam ediyor “Ücretsiz, sağlıklı ve dişlerimize zarar vermiyor.“ Montenegro ise hidrasyonun son birkaç yıldır çok fazla araştırmalara konu olmadığını ancak sandığımızdan daha fazlasının olabileceğini söylüyor. “Su önemli olmaktan çıktı. Ama çok önemli bir besin” diyen Montenegro sözlerini şu ifadelerle sonlandırıyor “Eminim hidrasyon meselesiyle ilgili henüz araştırılmamış çok daha fazla metabolik şey vardır.” Kaynak T24 Continue Reading
tuzlu su içmek kusturur mu